27 Şubat 2018 Salı

Hocalı Katliamı (Xocalı Soyqırımı)

Katliam Öncesi
Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî hedef niteliği taşımaktaydı. Kasaba Hankendi'yle Ağdam'ı bağlayan yolun üzerinde bulunup bölgenin tek havalimanı için üs konumundaydı. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporuna göre Hocalı kasabası Hankendi'yi top ateşine tutan Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından üs olarak kullanıldığı için Ermeni kuvvetler tarafından top ateşine tutulmaktaydı.

Aralık 1991'de Hankendi çevresinde yerleşen ve Azerilerin yaşadığı Kerkicahan kasabasının alınmasından sonra, Hocalı kasabası tamamen Ermeni ablukasında kaldı. 30 Ekim'den itibaren karayoluyla ulaşım kapanmış ve tek ulaşım vasıtası olarak helikopter kalmıştı. 20 Kasım 1991'de Hocavend semalarında Mi-8 helikopterin Ermeni kuvvetler tarafından vurulması ve sonuçda birkaç Azerbaycan devlet resmileri, Rus ve Kazak gözlemciler dahil 20 kişinin ölümünden sonra, hava ulaşımı da kesilmişti. İşgalden önce 1991-1992 kış aylarında Hocalı sürekli olarak bombalanmıştır.  Hocalıdan çıkmış mültecilerin İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne söylediklerine göre, bazı durumlarda bombardımanlar açıkca sivil hedeflere karşı yönlendirilmiştir. Saldırı öncesi, birkaç aydır kasaba elektrik ve gazdan yoksundu.

936 km2'lik alana sahip, savaştan önce 2.605 aileden ibaret 11.356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası 26 Şubat 1992 tarihinde yağmaya maruz kalmış ve kasaba tamamen yok edilmiştir. Uzun süre cesetlerin alınması bile mümkün olmadı. Kasaba Alef Hacıyev komutasındaki yaklaşık 160 hafif silahlı kişiden oluşan Özel Polis Gücü (OMON) birlikleri tarafından savunulmaktaydı. İlaveten 200 kişilik savunma kuvveti mevcuttu.

Katliam
Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubat'ta bağlayan gecede bölgedeki 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı kasabasında, Azeri resmî kaynaklarına göre, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 sakin öldürülmüş, toplam 487 kişi ağır yaralanmıştır. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği görülmüştür. Hamile kadınlar ve çocukların da maruz kaldığı tespit edilmiştir.

Eski ASALA eylemcilerinden Monte Melkonyan, Hocalı'ya yakın bölgede Ermeni askeri birliklere komutanlık yapmış ve katliamdan bir gün sonra Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde anlatmıştır. Melkonyan'ın ölümünden sonra, Markar Melkonyan kardeşinin günlüğünü Benim Kadeşimin Yolu (My Brother's Road) başlığıyla ABD'de çıkardığı kitapta Hocalı Katliamı'nı şöyle tasvir ediyor:
    Bir gece önce akşam 11 civarında, 2.000 Ermeni savaşçısı, Hocalı'nın üç tarafındaki yüksekliklerden ilerleyerek, kasaba sakinlerini doğudakı açılışa doğru sıkıştırmışlar. 26 Şubat sabahına kadar mülteciler Dağlık Karabağ'ın doğu yüksekliklerine ulaşmış ve aşağıdaki Azeri kenti olan Ağdam'a doğru inmeye başlamışlar. Buradaki tepeciklerde yerleşen sivilleri güvenli arazide takip eden Dağlık Karabağ askerleri onlara ulaşmışlar. Mülteci kadın Reise Aslanova İnsan Hakları İzleme Örgütüne verdiği açıklamada "Onlar sürekli ateş ediyorlardı" diye konuşmuştu. Arabo'nun savaşçıları daha sonra uzun zaman kalçalarında taşıdıkları bıçakları kınlarından çıkartarak bıçaklamaya başlamışlar.

Şu anda yalnız kuru çimenden esen rüzgarın sesi ıslık çalıyordu, ve ceset kokusunu uçurması için bu rüzgar henüz erkendi.
Monte üzerinde kadınların ve çocukların kırılmış kuklalar gibi saçıldığı çimene eğilerek "Disiplin yok" diye fısıldadı. O bu günün önemini anlıyordu: bu gün Sumgayıt Pogromunun dördüncü yıldönümüne yaklaşıyordu. Hocalı stratejik bir amaç olmasından başka aynı zamanda bir öç alma eylemiydi.   

Bugünkü Ermenistan cumhurbaşkanı ve savaş süresinde Karabağ'da Ermeni güçlerine kumandanlık yapmış Serj Sarkisyan'ın İngiliz araştırmacısı ve yazarı Thomas De Waal'a söylediklerine göre :
    Hocalıdan önce, Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu (stereotipi) kırmayı başardık. Ve olay işte bu. Ayni zamanda o delikanlıların arasında Bakü'den ve Sumgayıt'tan kaçanlarında olmasını anlamalıyız. 
Ermenistan, Azerbaycan'a her seferde bu katliamı kullandıklarını söylediği yetmezmiş gibi, Türkler'in ermenilere soykırım yaptığını her fırsatta söylemekten çekinmez. Ermenistana yapılan ve yapılacak olan hiçbir saldırı eleştirilemez. Kadın ve çocuklara hatta bebeklere elini uzatan bu yaratıkların yaşamaya hakkı YOKTUR !. Hangi din, hangi millet olursa olsun ermenilerin insan olduğunu savunur, onları öldürmenin günah veya ayıp olduğunu düşünür, o da bu katliamın ortağıdır. (!) Hocalı bir insanlık suçudur fakat bunu yapanlar insan değildir maalesef.....

26 Şubat 2018 Pazartesi

Neuschwanstein Şatosu (Neuschwanstein Castle)


Neuschwanstein Şatosu veya Neuschwanstein Kalesi, Almanya'nın Bavyera eyaletine bağlı Füssen yakınlarındaki Hohenschwangau kasabası yakınında bulunan sarp bir tepeye kurulmuş olan, 6 katlı, 19. yüzyıl Neo-romantisizm mimari stiliyle yapılan kaledir. Günümüzde Würzburg ile Füssen'i birbirlerine bağlayan Romantische Straße(şıtraze)'nin duraklarından biri olarak turistlerin yoğun ilgisini çekmektedir.
(Neuschwanstein kalesinin 1800'lü yıllardan kalma bir görüntüsü, fotokrom)

Bavyera Kralı II. Ludwig'in isteğiyle saray ressamı Christian Jank tarafından Neue Burg Hohenschwangau olarak tasarlanarak 5 Eylül 1869 tarihinde inşaata başlandı ve 1886 yılında oturulabilecek hale geldi.
(II. Ludwig) 

II. Ludwig Neuschwanstein dışında Linderhof Kalesi ve Herrenchiemsee Kalesi'nin inşaatlarını başlatıp Falkenstein Kalesi'ni de planladı. Böyle gereksiz harcama yapan II. Lutwig, Starnberg Gölü'nün kenarında bulunan Berg Kalesi'nde hapsedildi ve göl kenarında öldü. (Ölüm tarihi ve yeri: 13 Haziran 1886, Lake Starnberg, Almanya)


23 Şubat 2018 Cuma

Barselona'nın İlginç Şehirleşme Hikayesi (Urbanizing Story of Barcelona)

 1850'li yıllarda Barselona felaketin eşiğine gelir: Ortaçağdan kalma surlar ile alanı sınırlanmış işlek bir liman kenti olan şehirde, sanayi inkılabı ile gelen endüstriyelleşme sonucunda nüfus kontrolsüz şekilde hızla artar.
 Şehirde boş arazi bulmak imkansız hale gelir; hatta sokakların genişliği 1 metreye kadar düşer, işçiler ve orta sınıf fabrikalarla iç içe girmiş konutlarda yaşamak zorunda kalır. Tabiri caizse sokaklarda adım atacak yer kalmaz, insanlar nefes almakta bile zorlanır.
 Haliyle de,187.000 kişinin küçücük bir alanda yaşamak zorunda kaldığı şehirde, hastalıklar hızla yayılmaya başlar. Öyle ki, her salgın hastalık sonrası şehrin ortalama %3'lük nüfusu ölür. Sadece Kolera'dan 1834-65 yılları arasında ölenlerin sayısı 13.000'i bulur.

Bu durum ortalama yaşam süresini 30'lara kadar düşürür. Dönemin Londra ve Paris'i ile karşılaştırıldığında çok çok düşük olan bu rakam ve artmaya devam eden nüfus surların yıkılmasını ve şehrin genişletilmesini gerektirmektedir.
Akabinde surlar hemen yıkılmaya başlanır. Ancak genişletilecek şehrin nasıl planlanması gerektiği dönemin en önemli sorunu olur. Şehir yönetimi ve merkezi yönetim arasında hayli çekişmeli bir karar verme süreci yaşanır.

İşte tam bu süreçte daha önce ismi duyulmamış biri ortaya çıkar: Katalan mühendis Ildefons Cerdà. (Kendisi modern anlamda 'şehirleşme - kentleşme' kavramını kullanan ilk kişi olarak bilinir.) 

Cerdà surlar yıkıldıktan sonra mevcut şehrin çevresindeki alanı içine alan, şehrin alanını yaklaşık dört kat artıracak ve sokakları ızgara şeklinde tasarlanmış şu planla çıkagelir.
Peki bu planı özel yapan nedir? Öncelikle Cerdà geçmiş hataları tekrarlamamak için öncelikle bütüncül bir bakış açısıyla insanların özellikle de işçi sınıfının nasıl yaşadığını incelemiştir.
Öyle ki, bu çalışması bilimsel anlamda 'modern şehir' anlayışını değiştirir. Yani 'modern şehir' sadece insanlara birlikte yaşayacağı bir alan sunma işlevini değil aynı zamanda insanların yaşam kalitesini iyileştirici bir yaşam alanı sunma işlevini de yerine getirmelidir.
Bunun için Cerdà bir insanın ne kadar temiz havaya ihtiyacı olduğunu hesaplar. Nüfusun hangi iş kollarında çalışabileceği ve çarşılar, okullar, hastaneler gibi hangi hizmetlere gereksinim duyacağını planına işler.

Planındaki binalar; standart büyüklükte, ortası bahçe ya da gölgelikli bir meydan olarak kullanılabilecek dörtgen biçimli bloklardan oluşur. Ortası boş bu bloklar evlerin maksimum hava, güneş ve ışık almasını sağlamak içindir.
Her bir bölge, tüm toplumsal mağazaları ve hizmetleri içeren 20 bloktan oluşurken, Cerdà, güneş alabilmesi için konut olarak kullanılacak blokları özellikle Kuzeybatı – Güneydoğuya yerleştirmişti.
Sınıfsal eşitsizliği minimum tutmak için zengin ve fakire aynı oranda yeşil ve temiz hava gibi temel ihtiyaçları sağlayacak ve benzer uzaklıklarda okul, sağlık ve diğer hizmetleri erişilebilir kılacak bir tasarımdı bu.

Böylece sosyal problemlerin üstesinden gelinilebilecekti. Bu fikrinin arkasında, Cerdà'nın, dönemin sınıfsal mücadelelerinden ve Karl Marx'tan etkilenmesinin olduğu düşünülmektedir.
Cerdà'nın buharlı motorun (otomobiller henüz piyasada yokken) bir gün otomobiller ya da tramvaylar şeklinde ulaşımda kullanılacağını öngörmesiyle böyle köşeli sokaklar tasarlaması inanılmaz.

Ama tüm bu fikirler o dönem için yeterince ilgi çekici değildir. Şehir meclisi açılan planlama yarışmasını kazanan dönemin şehir baş plancısı Antoni Rovira'nın planını öncelikli olarak düşünür.
Ancak yine beklenmedik birşey olur ve merkezi hükümete bağlı yeni kurulan bayındırlık bakanlığı devreye girer ve çekişmeli bir süreç sonunda Cerdà'nın planında karar kılınır.
Günümüzde Barcelona’nın Katalonya Meydanı’nın kuzeyinden itibaren başlayıp yaklaşık 8 km2'lik geniş bir alana yayılan, şehrin ızgara planlı modern kısmı Eixample Bölgesi işte böyle oluşur. (Eixample Katalanca’da “uzantı” anlamına gelmektedir.)
Dipnot: Bu 'uzantı'da yapılacak evler için zenginlerin gittiği isim ise: ünlü mimar Antoni Gaudí. O yüzden Gaudí'nin eserlerinin çoğu Sagrada Família da dahil bu bölgede bulunur.
 
Kaynak ve daha fazla bilgi için:

 

22 Şubat 2018 Perşembe

Kore Savaşı 1950-1953 (The Korean War)


Kore Savaşı, 1950-1953 yılları arasında yapılan, Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki savaştır. Soğuk Savaş'ın ilk sıcak çatışması olmuştur. Savaş, ABD ve müttefiklerinin, daha sonra da Çin'in müdahalesiyle uluslararası bir boyut kazanmıştır. Kore Savaşı sonunda Kore'nin bölünmüşlüğü korunmuş ve bugüne kadar gelen birçok sorun miras kalmıştır. Savaş 1953 yılında fiilen bitmesine rağmen, 2009'da Güney Kore ve Kuzey Kore arasında imzalanan ateşkes antlaşmasına kadar resmen devam etmiştir.

çatışma : 25 Haziran 1950 - 27 Temmuz 1953
ateşkes = 2009
resmi : 25 Haziran 1950 - günümüz
Bölge :  Kore Yarımadası
Sonuç :  Kore'nin bölünmüşlüğü korundu.
    Güney Kore ve müttefik birlikleri Kuzey Kore topraklarından püskürtüldü.
    Kuzey Kore birlikleri Güney Kore topraklarından püskürtüldü.
    Kuzey ve Güney Kore'yi ayıran 38. paralelde ufak değişmeler oldu.
    Kore Ateşkes Antlaşması imzalandı.
    Kore'de Askerden Arındırılmış Bölge kuruldu.

Savaş öncesinde Kore, kolera salgınlarına uğrayan, okuma-yazma oranı düşük ve endüstrileşmeyi kaçırmış bir ülkeydi. Son yüzyıl boyunca, Uzakdoğu güç oyunlarında satranç tahtasındaki bir piyon gibi oynanmıştı. Kendi güvenliğini arttırmak ve Çin üzerinde daha rahat nüfuz kurmak için 1905 yılında Japonya, Rus İmparatorluğu'nu yenerek Kore'ye sahip olmuştu.
Kore; 1945 yılında Japonya'nın teslimiyetinden sonra, ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki anlaşmazlığın yüzeye çıktığı ilk yerlerden birisi oldu. Bu iki süper güç Japonya'dan aldıkları Kore toprakları üzerinde yerli ama kendilerine bağımlı hükumetler kurduktan sonra 1948-1949 yıllarında askerlerini çektiler. Böylece Sovyet yanlısı Kuzey Kore ile Amerikan yanlısı Güney Kore kuruldu ve 38. enlem aralarında sınır oldu.
Çin Halk Gönüllü Ordusu BM birliklerini 38. paralelin güneyine püskürterek Güneyi işgale başladı. Ancak, Birleşmiş Milletler ordularının karşı saldırısı sonucunda cephe 38. paralel boyunca sabitlendi. Bu arada Mareşal Douglas MacArthur'un, Başkan Truman'ın aksi yöndeki emirlerine riayet etmeyerek ordularını tekrar Çin sınırına kadar ilerletmek istemesi üzerine Truman tarafından derhal re'sen emekliye sevkedildi. Savaşın durağan bir nitelik alması ve iki tarafın da herhangi bir kazanç elde edememesi, tarafları barış görüşmeleri yapmaya itti. 1951 Nisan'ında başlayıp 159 oturum boyunca devam eden görüşmeler sonucunda ancak 1953 Temmuz'unda ateşkes antlaşması imzalandı.

Savaşta Türkiye 

Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 erbaş ve er olmak üzere 5090 kişilik 1. Türk tugayı, 17 Eylül 1950'de İskenderun limanından hareket ederek 12 Ekim 1950'de öncü takım Pusan limanına ulaştı ve 17 Ekim'de ana birliği de Pusan'dan karaya çıktı. Aynı gün Pusan'dan hareket ederek 20 Ekim'de Taegu'ya vardı. Burada Amerikan teçhizatıyla donatılarak talimlere başladı. Türk Tugayı bir müddet cephe gerisindeki komünist gerillalarla mücadele ettikten sonra süratle kuzeye doğru ilerlemekte olan Birleşmiş Milletler ordularına iştirak etti. 10 Kasım'da Taegu'dan hareket ederek 21 Kasım'da Kunuri'ye vardı ve Amerikan 9. Kolordusu'nun sağ kanadına konuşlandırıldı.

24 Kasım 1950 sabahı kuzeye Çin sınırına doğru ilerleme emrini alan tugay Kunuri'den hareket ederek Kaechon, Sinnimni, Wawon boyunca Tokchon'a doğru yola çıktı. Ancak Çin Halk Gönüllü birlikleri cephenin arkasına sızmaya başladı. Durumu fark eden Amerika ve Güney Kore birlikleri ricat etmeye başladılar. Ancak Türk tugayına ricat emri geç ulaştı. 1. Taburun etrafı kuşatılıp süngülü çatışmaya girmek zorunda kaldı. Ricat harekâtını sağlamak için sonuna kadar direnen 3. Tabur 9. Bölük imha edildi. Geri kalan Türk birlikleri ise Chongchon nehri boyunca geri çekildi.


(kaynak: https://wikipedia.org/)

Kore Savaşı'nda annesi ve babasını kaybeden küçük bir kız ile Süleyman Astsubayın hayatını ve yaşadıklarını konu alan 2017 yapımı Ayla filminin fragmanı:


Tuğgeneral Tahsin Yazıcı savaştaki yaşadıklarını "Kore Hatıralarım" adlı bir kitapta toplamıştır. Kitabı incelemek için tıklayınız...

19 Şubat 2018 Pazartesi

Büyük Türk Hükümdarı: Timur

Timur, Maveraünnehirli Türk kökenli veya Türkleşmiş Moğol olan büyük komutan ve hükümdar. Timur İmparatorluğu'nun kurucusudur.
Doğum:    8 Nisan 1336
Keş, Türkistan (Bugün Şehrisebz, Özbekistan)
                 Ölüm:     18 Şubat 1405 (68 yaşında)
Otrar, Seyhun, Türkistan (Bugün Kazakistan)

Çağatay ulusunu oluşturan kabilelerden Barlaslar'ın reisi olan Turagay ile Tekira Hatun'un çocuğu olarak 1336'da Semerkant yakınlarındaki Şehr-i-Sebz'e bağlı Hoca Ilgar köyünde dünyaya gelen Timur, 1370'te Çağatay Hanlığı'nın batısını kontrol altına alan askeri bir lider olarak kendini gösterdi. 1370'ten itibaren düzenlediği seferlerle bugünkü Orta Asya, Rusya, İran, Hindistan, Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Irak ve Suriye'yi kapsayan toprakları ele geçirerek 1402'de yapılan Ankara Savaşı'nda Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid'i mağlup edip esir alarak Anadolu'ya hakim oldu.

Timur, sağ ayağı aksak kalacak şekilde darbe aldığından dolayı kendisine Aksak Timur anlamına gelen Farsça Timur-i leng, Türkçeleşmiş olarak Timurlenk denilmekteydi. Timur'un düşüncesi Cengiz Han'ın ölümünden sonra parçalanan ve onun torunları tarafından kurulan Çağatay Hanlığı, İlhanlılar ve Altın Orda kalıntıları üzerinde Cengiz İmparatorluğunu tek bir siyasi çatı altında yeniden ayağa kaldırmaktı. Seferleri de bu düşüncesini doğrular niteliktedir ve saltanatının sonuna doğru bunu büyük ölçüde başarmıştı. Ön­ce yeniden birleştirdiği Çağatay ulusunun başına geçti. Ardından batıda Hülagû Han topraklarını kendi hükümdarlığına kattıktan sonra kuzeye yönelip, Altın Orda'nın üzerinde ege­menlik sağladı. Ancak 1405 yılında Çin'i fethetmek üzere düzenlediği seferde yolda hastalanarak hayatını kaybetti.

Timur'a göre Türk kutsaldır ve asla yenilmemelidir. Bu yüzden ona "Orta Asya'nın yenilmez hükümdarı" denilirdi. 


16 Şubat 2018 Cuma

Simo Häyhä : Beyaz Ölüm

Simo Häyhä, Kızıl Ordu tarafından "Beyaz Ölüm" diye bilinen bir Fin keskin nişancısıdır. Kış Savaşı'nda (30 Kas 1939 – 13 Mar 1940) modifiyeli bir Mosin-Nagant (dürbünsüz) kullanarak bir savaşta onaylanmış en yüksek sayıda (505) düşman askeri öldürme rekoruna sahiptir. Ayrıca daha sonrasında hafif makineli bir tüfek olan 9 mm'lik Suomi ile 200 düşman askeri öldürerek teyit edilmiş toplam öldürülen asker sayısını 705'e çıkartmıştır ve bu sayıya 100 günden daha az bir sürede ulaşmıştır.

Doğum tarihi: 17 Aralık 1905, Rautjärvi, Finlandiya
Ölüm tarihi ve yeri: 1 Nisan 2002, Hamina, Finlandiya (96 yaşında)
Boy: 1,6 m
Defnedildiği yer: Ruokolahti Church, Ruokolahti, Finlandiya
Ebeveynler: Katriina Häyhä, Juho Häyhä
Muharebeler ve savaşlar: Kış Savaşı, Battle of Kollaa 

Häyhä, bugünkü Finlandiya-Rusya sınırına yakın Rautjärvi kasabasında doğdu ve askeri hizmeti 1925 yılında başladı. Savaşa girmeden önce Häyhä, bir çiftçi ve avcıydı. 20 yaşına gelince Fin milis kuvvetlerine katıldı ve Viipuri ilindeki atıcılık sporlarında keskin nişancılık yeteneğiyle birçok başarı elde etti. Çiftlikteki evini atıcılık kupaları ile doldurdu.


Kış Savaşı boyunca (1939-1940) keskin nişancı olarak Fin Ordusunda 6. Bölük 34. Piyade Alayı Kollaa'da Kızıl Orduya karşı görev yaptı. Hava sıcaklığının -40 ile -20 °C arasında iken beyaz kamuflajı ile doğrulanmış 505 doğrulanmamış 37 Sovyet askerini öldürmüştür. Ayrıca gün ışığının az olduğu bir dönemde günlük ortalama 7 düşman askeri öldürerek (Bir günde en fazla 25 Sovyet askeri vurmuştur.) kayda değer bir başarı elde etmiştir. Rus yapımı olan Mosin-Nagant tüfeğinde ayrı bir dürbün kullanmayıp (Bunun sebebi mevcut olan optik dürbün yüzünden nişan alıp atış yapmak için kafasını daha yukarı çıkarması gerekirdi bu da hedef olma riskini arttıran bir dezavantajdı ayrıca mevcut optik dürbün buğulanabilir ya da dürbüne vurabilecek bir ışığın yansıma yüzünden yerini belli edebilirdi.) mevcut olan demir nişangahı kullanmıştır.

Sovyetler başka keskin nişanlar ve topçu atışı desteği ile Häyhä'yı durdurmaya çalışmışlardır. Bunun sonucunda 6 Mart 1940'da bir Rus askeri tarafından çenesinin sol altından vuruldu.Askerler tarafından bulunduğun da yüzünün altı parçalanmış ama ölmemişti.Kendine geldiği gün olan 13 Mart günü ilan edilen barış antlaşması ile savaş sona erdi. Bu olayın sonrasında aldığı yaralanmalar yüzünden öldüğü söylentisi yayıldı. Jyväskylä ve Helsinki'de uzun tedaviler ve ameliyatlar geçirdi.Savaştan kısa bir süre sonra Häyhä, Mareşal Carl Gustaf Emil Mannerheim tarafından Onbaşı ve ardından da Asteğmen rütbesine terfi ettirilmiştir. Daha öncesinde Finlandiya Askeri tarihinde hiç kimse bu kadar hızlı bir şekilde terfi almamıştır.

(Savaştan sonra Simo Häyhä)

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başarılı bir geyik avcısı ve köpek yetiştiricisi oldu ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Urho Kekkonen ile avlandı. 1998 yılında nasıl böyle iyi bir atıcı olduğu sorulduğunda "Sadece pratik yaparak." cevabını vermiştir.Bir diğer soruda ise öldürdüğü kişilerin için pişman olup olmadığı sorulmuştur. Cevap olarak ise " Ben sadece görevimi yerine getirdim ve bana yapmam için söylenenleri." Simo Häyhä, güneydoğu Finlandiya'da, Ruokolahti'de, Rus sınırına yakın bulunan küçük bir köyde ömrünün son yıllarını geçirmiştir.

13 Şubat 2018 Salı

Memento Mori

Memento mori, "fani olduğunu hatırla", "öleceğini hatırla", bir gün öleceksin, bunu hatırla ve şimdi yaşa veya "ölümünü hatırla" gibi şekillerde çevrilebilecek bir Latince deyiş. Ayrıca bu deyiş, aynı amacı taşıyan fakat farklı şekil ve konseptleri kullanan çeşitli sanat eserleri için de kullanılır ki buradaki aynı amaç insanlara faniliklerini, ölümlü olduklarını hatırlatmaktır.

Memento Mori antik çağında'da kullanılan bir uyarı bağırmasıdır. Muzaffer bir Roma generali, savaştan galip çıkıp sokaklarda zafer turu atarken arkasında duran bir Köle kafasının üstüne bir Defne çelenki ya da Müşter-Tapınak-Taçı tutup şunları söyler:

    Memento mori

    Fani olduğunu hatırla.

    Memento te hominem esse

    Sadece bir insan olduğunu hatırla.

    Respice post te! Hominem te esse memento!

    Arkana bak! Sadece bir insansın, hatırla!

11 Şubat 2018 Pazar

Film Önerisi: Schindler'in Listesi (Schindler's List)

Schindler'in Listesi, yönetmenliğini Steven Spielberg'in yaptığı, 1993 ABD yapımı bir filmdir. II. Dünya Savaşı sırasında Naziler'in uygulamış olduğu soykırımdan binin üzerinde Polonya Yahudisinin kurtarılmasında rolü olan Oskar Schindler'i ve bu kurtarmayı konu edinen film, 321 milyon dolar gişe hasılatı elde etmiş ve Akademi, Altın Küre, BAFTA ve Grammy ödülleri kazanmıştır. "Tüm zamanların en iyi filmleri" konulu çeşitli listelerde üst sıralarda bulunan film, Amerikan Film Enstitüsü'nün güncel listesinde 9. sırada yer almaktadır.
Gösterime Giriş Tarihi: 4 Mart 1994.
Yönetmen: Steven Spielberg.
Yapım: 1993-Abd.
Tür: Biyografi, Dram, Tarih.
Oyuncular: Liam Neeson, Ralph Fiennes, Ben Kingsley, 
Embeth Davidtz, Caroline Goodall.
Senaryo: Steven Zaillian, Thomas Keneally
IMDB Puanı: 8.9/10

Filmin Konusu

II. Dünya Savaşı, Nazi Almanyası. Oskar Schindler Almanya'ya iş kurmak amacı ile gelir. Fakat beş kuruşu yoktur. Kendi deyişiyle sunum yeteneği sayesinde birçok üst düzey Alman SS subayı ile dost olur. Bu sırada Yahudi Soykırımı başlamıştır. Schindler'in fabrikası artık getto kamplarındakilerin cennet kapısı olmaya başlamıştır. Schindler´in yardımcısı Itzhak Stern de bir Yahudidir. Stern, Schindler'in fabrikasının idaresini yürütürken, bir yandan da belgelerde yaptığı değişikliklerle birçok Yahudi'yi Alman savaş gücü için gerekli göstererek, fabrikaya alır ve toplama kamplarına gönderilmekten kurtarır.

(Oskar Schindler'i canlandıran Liam Neeson kendisi için hazırlanan yüzüğe bakıyor.)

Sonrasında, gettolardaki Yahudiler, Kraków'un güneyinde inşa edilen Plaszow Toplama Kampına sürülür ve bu sırada Alman askerlerinin gettoları boşaltmasını bölgeye hakim bir tepeden izleyen Schindler, birçok Yahudi'nin öldürülmesine tanık olur. Fakat, Stern'in de uyarılarıyla, özellikle Plaszow kampının komutanı Amon Göth başta olmak üzere, Alman subaylarıyla işbirliğine devam eder. Fabrika bir yandan kâr amacıyla çalışırken, Schindler bir yandan da mümkün olduğunca çok Yahudi'nin kurtarılması için çabalamaktadır.

(Oskar Schindler'in gözüne çarpan o meşhur kırmızılar içindeki kız "the girl in red" )

Bu esnada, Berlin'den gelen emirle, kamp tasfiye edilip, tüm esirler Auschwitz'e sürülmeye başlanır. Schindler, her işci için verdiği yüklü miktardaki rüşvetle, Amon Göth'ü kendi Yahudileri'ni, eski evinin bulunduğu Zwittau-Brinnlitz'de (Çekoslovakya) kuracağı fabrikaya götürmeye ikna eder. Gene de sorunlar devam eder ve Schindler'in fabrikasına götürülmek üzere trene bindirilen erkeklerin fabrikaya ulaşmasına rağmen, Yahudi kadınlar bir yanlışlık sonucu Auschwitz'e götürülür. Fakat, Schindler kampın komutanı Rudolf Höß'e verdiği rüşvet ile kadınları tekrar kurtarır ve sonunda listesinde bulunan tüm Yahudileri kendi fabrikasına aldırmayı başarır.

(Schindler'in Brněnec'deki fabrikası, 2004)

Almanya'nın teslim olması ile beraber, halen bir Nazi partisi üyesi ve kendi deyişiyle köle işçilerden kazanç sağlayan bir kimse olduğu için Schindler, Sovyet askerlerinden kaçmak zorundadır. SS korumalarına, evlerine bir katil veya insan olarak dönmenin ellerinde olduğunu söyler ve askerler esirlere dokunmadan fabrikayı terk ederler. Gece, işçileri ile vedalaşması esnasında, işçiler Schindler'e gerekirse delil olarak sunması için her birinin imzaladığı ve onlar için bir katil olmadığını izah ettikleri bir mektup ile üzerine Talmud'dan (Talmud Yahudi medeni kanunu) "Kim ki bir insanın hayatını kurtarır, o tüm Dünya'yı kurtarır" sözünün işli olduğu, bir işçinin altın dişinden dövdükleri bir yüzük verirler. Schindler, duygulanır ve ağlayarak tüm bunların yeterli olmadığını, elinden gelenden daha fazlasını yapmış, daha fazla insan kurtarmış olabileceğini söyler.

(Schindler'in gerçek listesi)

Ertesi sabah, Schindler Yahudileri, doğan güneş ile uyanırlar ve gelen bir Sovyet askeri tarafından artık özgür oldukları söylenir. Birlikte, yiyecek bulmak adına yürüyen işçiler, sahnenin değişmesi ile birlikte, Oskar Schindler'in Kudüs'de bulunan mezarına doğru yürüyen, günümüz Schindler Yahudileri'ne dönüşür. Filmde son olarak, Schindler'in kurtardığı yaklaşık 1100 kişinin soyundan gelenlerin, filmin çekildiği tarihte yaklaşık 6000 kişi olduğu ve bir zamanlar milyonlarla ifade edilen Polonya Yahudileri'nin artık 4000'den daha az bir sayıyla ifade edildiği seyirciye yansıtılır.

(Oskar Schindler) 

"Daha fazla insanı kurtarabilirdim. Bu araba. satsam, Goeth bu arabayı alırdı. Arabayı neden satmadım ki? On kişi ederdi. On kişi. On kişi daha. Bu iğne, iki kişi. Bu altın. İki kişi. Buna karşılık bana iki kişi verirdi. En azından bir. Bana bir kişi verirdi, bir kişi daha. Bir insan daha. Bir insan, Stern. Bunun için… Daha fazlasını kurtarabilirdim. Kurtarmadım ! Kurtaramadım ! "
(Oskar Schindler'in fabrikadan ayrılmadan önceki o meşhur sözleri)


10 Şubat 2018 Cumartesi

Blizkrieg Doktrini (The Lightning War Doctrine)

 (Görselde "sığınağa baskın yap, binayı koru, savaşı kazan" yazmaktadır).
Yıldırım savaşı(Blitzkrieg) Nazi Almanyası'nın ikinci dünya savaşında uyguladığı başarılı sonuçlar aldığı savaş taktiğidir. Bunun amacı hızlı ve ani saldırılarla düşmanın düzenli bir savunma kurmasını engellemek, sonra da hızlı bir şekilde yok etmektir.Blitzkrieg'in fikir babası Heinz Guderian'dır. Birinci dünya savaşında uygulanan siper savaş yöntemine karşı geliştirilmiştir. Özellikle Fransa'nın hemen işgal edilmesi bu savaş stratejisi sayesindedir. Fransızların çok güvendiği Majino hattı bu doktrin ile aşılmıştır.

(Heinz Guderian)

Tankların, uçakların ve zehirli gazların gelişmesiyle siper savaşları terkedilmiş, çok hareketli savunmaya geçilmiştir. Almanların bütün savaş araçları ikinci dünya savaşında bu doktrin üzerine üretilmiştir. Blitzkrieg'in başarılı olabilmesi için 3 önemli koşul vardı; İyi arazi, iyi hava desteği ve iyi lojistik.

Bu savaş doktrini batı cephesinde çok etkili olmasına karşın Sovyet arazisinin karlı, çamurlu lojistik desteğin sıkıntı olması sebebiyle başarısız olmuştur. Batı cephesinde ise hava üstünlüğünün zamanla kaydedilmesi, Almanların yenilmesine yol açmıştır.

(Blizkrieg taktiğiyle ilerleyen bir Alman Panzer tümeni)

Yıldırım savaşı (Blitzkrieg) 2 kural üzerine inşa edilmiştir.Bunlardan biri tankların birinci savaş aracı olarak kullanılmasıdır. Askeri çevrelerde genel kabul gören prensibe göre tanklar piyade destekleyici bir unsur olarak görülmektedir. Ancak bu doktrinde tanklar tam tersi piyadelerin ilerlemesini kolaylaştırmak yerine piyadeler tankların ilerleyişini kolaylaştırmak için görevlendirilmiştir. Yani tank birlikleri, birinci savaş araçları, diğer tüm savaş araçları ve piyade tugayı tank birliklerinin harekatını desteklemek için kullanılacaktır. Nazi Almanyası'na Panzer lakabı takılmasının sebeplerinden biri de budur. Panzer tümenleri oluşturma yolu izlenmiştir.

(Blitzkrieg ile ilgili bir görsel. Görselde "tık tık, kim o? Blizkrieg!!!" yazıyor.)


Yıldırım Savaşı (Blitzkrieg) düşman kuvvetlerinin savaş alanında imhasına yönelik değil, düşmanın savaşı devam ettirme azmi ve olanaklarının tahribine yönelik dolaylı bir stratejidir. Yani düşman hattının en ileri unsuruna kadar gider ve geriden imha eder.

 (Bir Alman Panzerkampwagen Tiger VI tankı)

Nazi Almanya'sının bu doktrininin amacı çok daha hızlı hareket edebilmek, düşman ateşine rağmen bu hareket kabiliyetini koruyabilmektir. Saldırıyı derinlemesine düşman içine yönlendirmek gereklidir ki bu ancak sürpriz bir unsur sayesinde gerçekleştirilebilir buda tanktır. Nazi Almanya'sının 1 Eylül 1939 günü başlattığı Polonya Seferi, Blizkrieg'in denendiği ilk gerçek çatışmalar olmuştur. Yıldırım taktiği Polonya işgalinde ve Çekoslovakya'nın alınmasında çok etkili olmuş, Polonyalılar daha ne olduğunu anlamadan yenilmişlerdir.





9 Şubat 2018 Cuma

Yaşayan Ölülerin Saldırısı (Attack Of the Dead Men) 1915

Tarihler 1915 yılını gösteriyordu, 1. Dünya Savaşı. 
Osowiec Kalesi 19. yüzyılda Rus İmparatorluğu tarafından sınırlarını savunma amacıyla Almanya sınırna inşa edilmişti. Şu anda Polonya sınırları içerisindedir. (Lomza'ya 62 km, Bialystok'a 59 km mesafededir.) 1. Dünya Savaşı'nda kale, ağır Alman saldırıları ve Rus savunmalarıyla söz konusu olmuştu. Almanlar kaleye ilk saldırılarını 1914 Eylül ayında gerçekleştirmişti. Yüksek kalibreli top saldırıları ve bombardımanlar 6 gün boyunca devam etti. Gergin bekleyişin ardından Almanlar güvende olduklarını düşünerek kaleye ilerlemeye başladılar. Rus topları ve ağır piyade saldırıları Almanları hızlıca geri çekmeye zorladı.


 İkinci Alman saldırı girişimi 1915'in Şubat ayından Mart ayına kadar devam etti. Almanlar yeni "Big Bertha" (Büyük Bertha) isimli 1420mm kalibreli ağır toplarıyla tekrar iyimser düşünmeye başladılar.  Kaleyi havadan ve karadan bombardımana tuttular. Alman komutan Rusların bu bombardımandan dolayı çabucak teslim olacaklarını düşünüyordu. Öyle ki Rus komutan da aynı fikirdeydi (Almanların geri çekileceğini düşünüyordu). Tahliyeden sonra Ruslar kaleyi 48 saat daha savundular.
Önemli ölçüde, ağır hasar alan kale, ağır kayıplar veren Rusları birkaç ay daha tutardı. Bu arada Rus topları Alman toplarını püskürtmek için bombalamaya devam ediyordu.

1915 Haziran ayında Alman askerleri artık yeni bir saldırı yapacak olan feldmareşal (alman, avusturya, ingiliz, rus ve isveç askeri hiyerarşisinde en yüksek rütbe) Von Hindenburg komutası altındaydı. Hindenburg, Rus askerlerinin gaz maskesi olmadığını biliyordu ve zehirli gaz kullanarak saldırıyı başarılı kılmayı planlıyordu.


 6 Ağustos günü 30 ağır top ve 30 zehirli gaz bataryası kalenin menziline getirildi ve kaleye gaz saldırısı başladı. Rüzgarda onlardan yanaydı. Top atışları boyunca  koyu yeşil Klorin ve Bromin sis bulutu Rus siperlerine doğru ilerliyordu. Çimenler siyaha, ağaçların yaprakları ise sarıya bürünmüştü. Rus silahları ve top mermileri bakırdan yapılmıştı, bu yüzden silahların üzerinde yeşil bir klor oksit pas tabakası oluşmuştu. Bu gaz saldırısında Rusların 9, 10, 11 ve 12. birlikleri yok olmuştu.

Gaz dağıldıktan sonra 14 Alman tümeni yaklaşık 7 bin kişiyle kaleye doğru siperleri yıkmak ve yakmak üzere ileriliyordu. Fakat onları şaşkına çeviren ve şoke eden birşey gördüler. Gaz saldırısından kurtulan 8 ve 13. Rus birliklerinden kalan askerlerdi onlar. Kalan askerler tüm güçleriyle yalnızca süngülerle karşı saldırıya geçtiler. Korkmuş ve şok olmuş Alman askerleri hızla geri çekilmeye başladılar. Öyle ki çoğu asker kendi hazırladıkları dikenli telleri aşmaya çalışmış ve orada ölmüştür. Alman askerleri kalan Rus askerlerinin yüzündeki kanlı bez parçalarını, yüzlerindeki yaraları, gözlerinnin siyaha bürünmüş halini ve ağızlarındaki akciğer parçalarını görünce gözlerine inanamadılar. Rus askerleri Almanlardan kalan tüfekler ve toplarla karşı saldırıyı devam ettirdiler.

 2 hafta sonra hayatta kalan Rus askerleri Osowiec Kalesinden tahliye edildiler. Ve gazetelerde şu başlıklar görünmeye başladı: "Attack Of The Dead Men" (Ölü Adamların Saldırısı)...
Görselde, gazdan zehirlenmiş 60 Rus askerinin 7000 Alman askerini püskürttüğü yazıyor.  

Rus askerlerinin gerçekten ölü olup olmadığı hakkında bilgimiz yok fakat askerlerin zombi olduğu bile öne sürülmüş bir zamanlar. 



Etiketler

antik roma (5) antik (4) roma (4) savaşı (4) zihinler (4) agarta (3) atlantis (3) avrupa (3) cumhuriyet (3) dünya (3) evrim (3) günü (3) kiralık (3) mu (3) polonya (3) sparta (3) şambala (3) agarta ve şambala (2) birinci dünya savaşı (2) doktor (2) fransa (2) fuarı (2) havari (2) ingiliz (2) isa (2) kitap (2) krakow (2) latince (2) mart (2) mitoloji (2) modern (2) nato (2) nazi (2) of (2) osmanlı (2) poland (2) saint (2) seal (2) simülasyon teorisi (2) spartan (2) tanrı (2) the (2) ww2 (2) çanakkale (2) 1 (1) 10 kasım (1) 12 mart (1) 17 march (1) 17 mart (1) 18 (1) 1807 (1) 1846 (1) 1915 (1) 1916 (1) 1923 (1) 1926 (1) 1950 (1) 1953 (1) 1963 (1) 1972 (1) 1984 (1) 1992 (1) 2 (1) 2002 (1) 24 kasım (1) 29ekim (1) 3 (1) 3 aralık (1) 4 (1) 451 (1) 4temmuz (1) 8 (1) Classical (1) E.T. (1) Erich von Däniken (1) Generalfeldmarschall (1) Schindler (1) Simo (1) Termopylae (1) Vivaldi (1) WWII (1) adası (1) afrika (1) akciğerli (1) akhilleus (1) akif (1) aldous huxley (1) alien (1) alman (1) amerikan (1) annunaki (1) antalya (1) antik mısır (1) arabaları (1) arap (1) arditi (1) ars longa (1) astronot (1) atahualpa (1) atatürk (1) atlı (1) attack (1) ayaklanma (1) ayla (1) azerbaycan (1) aziz (1) balık (1) baron (1) barry (1) barry seal (1) barselona (1) bartholomew (1) bayramı (1) başkentleri (1) benim (1) beren saat (1) bilinmeyen bir kadının mektubu (1) birinci (1) birleşmiş milletler (1) biyoloji (1) bizans (1) black (1) black friday (1) blizkrieg (1) bluetooth (1) bozkurt (1) bugün (1) böcek (1) cajamarca (1) call (1) call of duty (1) camridge analytica (1) can yayınları (1) canavar (1) canlı yayın (1) castle (1) casus (1) cemmat (1) cepherkülü (1) cesur yeni dünya (1) cicero (1) circus (1) color festival (1) cuma (1) dalga (1) dava (1) davinci (1) dead (1) death (1) demir (1) demir maskeli adam (1) demirağ (1) denizli (1) devrim (1) deyişler (1) die (1) diego velazquez (1) distopya (1) doktrini (1) dolar.thaler.usd.uranyum (1) doodle (1) double u (1) double v (1) doğal seçilim (1) doğu roma (1) dragon roll (1) duolingo (1) duty (1) dönüşüm (1) dünya kupası (1) dünyam (1) düzen (1) earth (1) ebulfez (1) edvard munch (1) elmas (1) elçibey (1) engelsiz (1) english (1) enver paşa (1) erdal beşikçioğlu (1) ermenistan (1) ersoy (1) erwin (1) evrim ağacı (1) extraterrestrial (1) fabrikası (1) facebook (1) fahrenheit (1) fahrenheit 451 (1) fermi (1) fermi paradoksu (1) festivali (1) fetih (1) filistin (1) flatliners (1) fortress (1) fransız (1) fransız devrimi (1) franz kafka (1) friday (1) gaga (1) gemi (1) genetik (1) george orwell (1) germany (1) gombe (1) google (1) great (1) göbeklitepe (1) han (1) harbi (1) hawking (1) hayha (1) hazreti isa (1) hikayesi (1) hipodrom (1) hippodrome (1) hiyerarşi (1) hocalı (1) hürkuş (1) ibrahim esen (1) idam (1) ihtilal (1) ihtilali kebir (1) ikigai (1) ikinci dünya savaşı (1) ilaç (1) ilber (1) ilber ortaylı (1) ilk (1) ilyas bazna (1) imparatorluğu (1) ingilizce (1) inka (1) iskandinav (1) island (1) ismail enver bey (1) ispanya (1) ispanyol (1) israil (1) istiklal (1) isyanı (1) italian (1) italyan (1) ittihat ve terakki (1) izmir (1) jane goodall (1) japonların (1) joseph (1) judas (1) kabile (1) kadın (1) kadınlar (1) kahama (1) kalende (1) kalesi (1) kanlı (1) kanlı noel (1) kara (1) kara veba (1) kara ölüm (1) karbon (1) kardaşev (1) kardaşev ölçeği (1) kartel (1) kasakela (1) katliam (1) katliamı (1) kaza (1) kemal (1) kiraliık (1) kiralık zihinler 1 (1) kiralık zihinler 2 (1) kiralık zihinler 3 (1) kiralık zihinler 4 (1) kitap fuarı (1) konyaaltı (1) kore (1) kral (1) kraliçe (1) kurs (1) kurt (1) kurtlar (1) kuruluş (1) kültür başkenti (1) kütüphaneci (1) kıbrıs (1) kızların suskunluğu (1) kızıl (1) labe (1) lakedaimon (1) lambda (1) las meninas (1) lave (1) leonidas (1) list (1) listesi (1) lomza (1) lotus (1) luger (1) lupercalia (1) lupercalia festivali (1) mahkeme (1) marşı (1) maskeli (1) maximus (1) maya (1) medeniyet (1) mehmet (1) memento (1) men (1) metro (1) metrosu (1) milli takım (1) modern seçilim (1) molon (1) mori (1) moscow (1) moskova (1) muavenet (1) music (1) mustafa (1) mutlu (1) mühendisliği (1) münih (1) naim süleymanoğlu (1) ne (1) nedimeler (1) neuschwanstein (1) ninja (1) noel (1) norveç (1) norway (1) nur yerlitaş (1) nuri (1) olayı (1) olimpiyat (1) ortaylı (1) ortaçağ (1) oskar (1) osowiec (1) panzer (1) parabellum (1) paradoks (1) paradox (1) paris (1) paristen sevgilerle (1) pat barker (1) patrick (1) pers (1) pizarro (1) podcast (1) red (1) red alert 2 (1) remus (1) ressam (1) romalı askerler (1) rommel (1) romulus (1) ronald reagen (1) rose (1) rose adası (1) rose island (1) rus (1) saint patrick (1) saldırısı (1) samurai (1) samuray (1) sara is missing (1) savaşçı (1) saygı (1) science (1) selanik (1) sevgi (1) sevgilerle (1) sevgililer günü (1) seçilim (1) simulacra (1) sirius (1) sirius a (1) sirius b (1) sirius yıldızı (1) skalası (1) society (1) soldier (1) sorun (1) sosyoloji (1) sovyetler (1) soyqırımı (1) soğuk savaş (1) space (1) spirituelism (1) sscb (1) st (1) st patrick (1) stalin (1) stefan zweig (1) stephen (1) stolk (1) sushi (1) suşi (1) sümer (1) sürü (1) sırrı (1) tahsin (1) tank (1) tanrıların (1) tanrıça (1) tanzanya (1) tarih (1) tarih dosyası (1) tarihi (1) tecavüz (1) teknoloji (1) termofil (1) terör (1) thy (1) tilkisi (1) timur (1) tinycards (1) tip 1 (1) tip 2 (1) tip 3 (1) tip 4 (1) tip 5 (1) tip a (1) tip omega (1) treni (1) trident-javelin 2017 (1) troya (1) turist (1) türkiye (1) tıp (1) ulusal park (1) ussr (1) uygarlık (1) uyuşturucu (1) uzaylı (1) uçak (1) uğur yücel (1) v (1) valhalla (1) veba (1) veba doktoru (1) vecihi (1) viking (1) violence (1) violence and society (1) vita brevis (1) w (1) warrior (1) wave (1) welle (1) white (1) wolf (1) wolves (1) ww1 (1) xocalı (1) yahuda (1) yazıcı (1) yaşam (1) yehuda (1) youtube (1) yurdu (1) yüzyıl (1) yıldız (1) yıldız savaşları (1) yıldız savaşları projesi (1) zaferi (1) zırhlı (1) çizgi (1) çizgi ötesi (1) çiçero (1) çöl (1) çığlık (1) ölçeği (1) öpücüğü (1) ötesi (1) öğretmenler günü (1) ümraniye (1) ütopya (1) şehirleşme (1) şempanze (1)