24 Nisan 2021 Cumartesi

Kimlikte Yanılgı ve Tasarlanmamış Ölüm

Kimlikte yanılgı ve tasarlanmamış ölüm

Odysseus'un Circe'nin adasında geçirdiği 1 yıl zarfında cadı ile ilişkisi oldu. Bir söylenceye göre dünyaya gelen oğulları Telegonus daha sonra babasının ölümüne sebep oldu. Genç bir adam olduğunda Telegonus babasını aramaya çıktı. İthaka'yı başka bir ada zannederek saldırıya geçti. Odysseus krallığını savunmaya çalışırken Telegonus onu öldürdü.Poseidon,o dysseus'un evine dönmesini engellemek için elinden geleni yapmakta kararlıydı. İthaka'ya ulaşmadan önce Odysseus daha birçok engelle, zorlukla karşılaştı ve Serüvenler yaşadı.(Kaynak: Mitoloji 101: Kimlikte yanılgı ve tasarlanmamış ölüm)

18 Nisan 2021 Pazar

Kardaşev Ölçeği (Kardashev Scale)

Kardaşev Ölçeği (Skalası) Nedir?

Merhabalar, bugün ki konumuz Kardaşev Skalası (Kardashev Scale). Kardaşev Skalası, Nikolay Kardaşev (Nikolai Kardashev), 1964 yılında ilk haliyle 3 tipten oluşan bir skala ortaya attı. Tip 1, tip 2 ve tip 3 medeniyetler skalası. Kardaşev bu skalayı medeniyetlerin gelişmişliklerini enerji üretimi ve kullanımına kıyasla yapmıştır. Kısaca neyin ne olduğunu anlattıktan sonra asıl konumuza dönelim. Nedir bu Kardaşev Skalası ve Tip 1,2,3 medeniyetler?

İlk ortaya atıldığı zaman Kardaşev Skalası, bir medeniyetin gelişmişlik düzeyini sahip olduğu enerjinin ne kadarını ve nasıl kullandığını hesaplayarak bir sıralama yapardı. Şimdi bu ölçek biraz daha ek almış bir durumda. Kısaca enerji olayından bahsettikten sonra eğlenceli kısma geçeceğiz. Örneğin Dünya'dan başlayalım anlatmaya. Dünya'nın doğal enerji kaynakları Dünya'da bulunan yeraltı madenleri ve Güneş. Yeraltındaki madenleri işlemek mümkün bir şey fakat Güneş ne olacak? Evet kilit nokta burası. Medeniyetimizi geliştirebilmemiz için Kardaşev Skalası der ki; sahip olduğun eenerji kaynaklarının yüzde yüzünü kullanmaya başladığın zaman gelişiyorsun demektir. Az çok durumu anladığınızı varsayarak devam ediyorum. Gelelim Tip 1,2,3 medeniyetlere.

Kardaşev Skalası ilk haliyle ortaya çıktığı zaman; tip 1 medeniyetlerin bulunduğu gezegendeki  tüm enerji kaynaklarını kullanabilen, kullanabilecek teknolojisi, gücü, parası olan ve kullanan medeniyetlerdir. Bu demek değildir ki şu an işimize yarayan enerji kaynakları (kömür, petrol vs.) ile sınırlı. Hayır, Dünya'da olan enerji olarak kullanılabilecek tüm kaynaklardan (bu, teknolojiye bağlı olarak oksijen hatta toprak bile olabilir.) bahseder. Gelelim tip 2 medeniyetlere. Kendi Güneş (yıldız) sistemlerindeki yıldızlar ve gezegenlerdeki tüm enerji kaynaklarını kullanabilen ve kullanan medeniyetler. Tip 3 medeniyetler, bulundukları galaksideki tüm enerji kaynaklarını kullanabilen uygarlıklar. (Dünya'nın bulunduğu galaksi Samanyolu'dur.). Bu enerjş kaynaklarına yıldızlar da dahildir.

Kardaşev Skalası

 

Kardaşev Skalası basit haliyle budur. Fakat daha sonra bilim insanları bu skalaya eklemeler yaptılar. Bu eklemeler ile devam edeceğiz. En gelişmiş haliyle skala;

  1. Tip A (Alfa) Medeniyetler,
  2. Tip 0 Medeniyetler,
  3. Tip 1 Medeniyetler,
  4. Tip 2 Medeniyetler,
  5. Tip 3 Medeniyetler,
  6. Tip 4 Medeniyetler,
  7. Tip 5 Medeniyetler,
  8. Tip Ω (omega) Medeniyetlerdir.

Biraz ayrıntıya girecek olursak;

Tip A: İlk medeniyet, uygarlık belirtileri, medeniyet olmasa bile medeniyet sayılabilecek birlikte yaşayan memeliler.

Tip 0: Henüz uygarlık kurmuş ya da kurma sınırında olan medeniyetler, ilkel topluluklar.

Tip 1: Gezegendeki tüm enerji kaynaklarını kullanabilir.

Tip 1 ve Tip 2 arasındaki medeniyetler, diğer gezegenler ile temas kurma ve kolonileştirme yapar.

Tip 2: Kendi yıldız sistemlerindeki yıldızlar ve gezegenlerin tüm enerji kaynaklarını kullanabilir.

Tip 2 ve Tip 3 arasındaki medeniyetler, gezegenin dönüş yönünü değiştirebilir.

 Dyson Sürüsü inşa edebilir.

 Anlaşmak için konuşmaya ihtiyaç duymazlar.

 Milletlere ihtiyaç duyulmaz.

Tip 3: Kendi galaksilerinin tüm enerji kaynaklarını kullanabilirler.

Tip 3 ve Tip 4 arasındaki medeniyetler, Dyson Küresi inşa edebilirler.

Karanlık maddeyi anlayabilir ve kontrol edebilirler.

Birden fazla tür birarada yaşarlar.

Yaşamak için yemek yeme ve üreme faaliyetleri ilkel sayılır.

Tip 4: Birden fazla galaksinin tüm enerji kaynaklarını kullanabilirler.

Tip 4 ve Tip 5 arasındaki medeniyetler, yönettikleri galaksilerde olayları istedikleri şekilde yönlendirebilirler.

Işık hızından çok daha hızlı seyahat edebilirler.

Cinsiyet kavramı artık yoktur.

Tip 5: Binlerce galaksi ve takımyıldızını enerji harcamadan kontrol eden ve evrendeki enerjiyi istediği gibi yönlendiren medeniyetlerdir.

Tip Ω: En son, en gelişmiş medeniyet ya da medeniyetler birliği. Birden fazla evreni yöneten uygarlıklar. Gezegen, yıldız, sistem ve evren oluşturma gücüne sahiptir. Doğa ve fizik yasalarını yönlendirme, şekillendirme yetkisine sahiptir.

Belki bunların hepsi teori olarak kalır ve gelişmek için dışa değil de içeriye yönlenmemiz gerekiyordur, insanın kendi içine, beynine olan içsel bir yolculuk. Bilimde her zaman olduğu gibi kanıtlanana kadar bu fikir de bir teori olarak kalacaktır. Ne zaman ilk temasımız gerçekleşir ve onlar hakkında bilgi ediniriz işte o zaman bu teori yanlış ya da doğru diyebiliriz. Okuduğunuz için teşekkür ederim, bilimle kalın, hoşça kalın...

resim 1:https://i.pinimg.com/originals/30/93/99/309399f720cd4c4e81a9524414c99524.gif

resim 2: https://inteng-storage.s3.amazonaws.com/images/FEBRUARY/sizes/kardashev_scale_types_resize_md.jpg

15 Nisan 2021 Perşembe

Simülasyonun Bir Açığı Var Mı?

 

 

Simülasyonun Bir Açığı Var Mı?

Var ise nerede ve biz nasıl ulaşacağız? Bunlar tamemen benim şahsi fikirlerim, kesin olarak vardır ya da yoktur diyemeyiz ve demiyoruz da. Bu metinleri birer günce olarak düşünebilirsiniz. Konumuza dönecek olursak, bu sanal gerçekliğin bir açığı ya da bir sonu var mı, var ise nerede?

Bir önceki yazımda simülasyon teorisinin gerçek olup olmadığını konuşmuştuk. Bu yazıda ise "eğer gerçek ise ne olur?" diye düşünecek ve sanki gerçekmiş gibi üzerinde konuşacağız. Demiştim ya aslında eğer yani ingilizce anlamıyla "if", aslında programcılıkta olduğu kadar gerçek hayatta da işimize çok yarayabilir. Eğer şöyle olursa bu olur, olmazsa bu olur gibi. Nasıl ki elektrik, elektronik, bilgisayar sistemleri, donanımlar, uzay sistemleri vs. daha birçok elektrik ve bilgisayar destekli program ve sistem tek bir şeye  dayanır ve bunun üzerine kuruludur; "1 ve 0". Evet 1 ve 0, 1 vardır 0 yoktur. Bir karakterin doldurduğu alan 1'dir, doldurmadığı alan 0'dır. Hayatı da programlanmış bir sanal gerçeklik olarak düşünecek olursak, bu hayatın da 1 ve 0'ları vardır ve haliyle programlanmış karakterler ve o karakterlere verilmiş görevler vardır. 

Şöyle başımızı bir saniyeliğine kaldırıp etrafa baktığımız zaman tüm insanların sürekli bir şeyler ile meşgul olduğunu, hep bir şeyler peşinde olduğunu görürüz. A kişisi derslerine çalışır, B kişisi işe gitmek için evden çıkar, C kişisi o ayakkabıyı nasıl alacağını hayal eder gibi. Kısacası herkes hep bu dünya hakkında düşünür fakat kimse bir tık ilerisini düşünmez (genelleme yapacak olursak). Normal olan da budur aslında, simülasyon öyle güzel programlanmıştır ki, insan ihtiyaçları doğrultusunda yaşamını sürdürürken böyle konulara ayıracak vakit ya da istek bulamaz. Hatta bunları deli saçması olarak görür. Aslında kutsal kitaplarda bize verilmiş bir çok mesaj vardır bu konu hakkında.

Benim şahsi fikrim, bu simülasyonun bir açığı var ise bunu yalnızca düşünerek bulabiliriz, bir yerlerde arayarak değil. Yani bize verilmiş en büyük yardımcı (ipucu) beynimizdir. Beynimizi ve hayal gücümüzü kullanarak bir şeyler bulabiliriz. fakat küçük bir uyarı. Bunları yapmaya başladığınız zaman program otomatik olarak sizi durdurmaya çalışır. Ve bu her zaman işe yarar. Şöyle işliyor durdurma protokolü; beyin sinyalleri ile ne zaman farklı frekansta sinyal gönderirse program o kişinin bağlı olduğu gerçekliğe bir uyarıcı gönderir (bu uyarıcı iyi ya da kötü olabilir) ve bir bakmışsınız bunları düşünmeyi çoktan terk etmişsiniz ve eski günlük alışkanlıklara geri dönmüşsünüz. Okuduğunuz için teşekkür ederim, bilimle kalın, hoşçakalın :D...

X-1

resim: https://media0.giphy.com/media/H5BEIb7Ywzo5oinnro/giphy.gif


14 Nisan 2021 Çarşamba

Bir Simülasyonda mı Yaşıyoruz?

 

Simülasyonda mı Yaşıyoruz?

Konuya giriş yapmadan önce, simülasyon hakkında bir bilginiz yoksa önce onunla ilgili kısa bir araştırma yapmanızı öneririm. Simülasyon, sanal gerçeklik de denilen bir sanal dünya, ortam, çevre hatta evren oluşturmadır. Peki son birkaç yıldır popüler olan simülasyon teorisi nedir?

Konuya derinlemesine bakacak olursak bu durum teknolojinin gelişmesinden ve sanal gerçeklik dünyalarının oluşturulmasından yüzyıllar belki de bin yıllar öncesine dayanıyor. Peygamberler, spiritüelistler, Budha, Dalai Lama, Sun Tzu ve onlar gibi dünyanın gerçek olmadığını düşünen ya da öyle olduğunu söyleyen kişiler tarafından. Kutsal kitaplarda sıkça duyabiliriz:"Bu dünya gelip geçicidir, dünya zevklerine aldanmayın, bu yansıma için gerçek dünyayı riskee atmayın!." İslamda daha genel adıyla tasavvuf olarak geçen spiritüelizm, bu dünyanın gerçek olmadığına biraz daha fazla inanır. Bazı tasavvufçu düşünürler: "ölmeden ölmek, uyanıkken uyanmak, uyanmak..." gibi terimlerden bahseder. Peki nedir bu uyanmak ?

Matrix filmini izlemeyen yoktur, varsa da izlemesi gerekiyor :D. Filmde bazı bağlantı sandalyeler ile yaratılan sanal dünyalarda türlü maceralara çıkarılar ve burada yaptıları şeyler ile de gerçek dünyayı kurtarmaya çalışırlar. Bir oyun oynadığınızı düşünün. Bu oyunda bir karakteri yönetiyorsunuz fakat o karakter verdiği kararları, yaptığışeyleri kendinin yaptığını zannediyor. Yaşadığı dünyayı gerçek zannediyor. Her simülasyonun özellikleri farklı oluyor; kiminde yemek yemezseniz açlıktan ölürsünüz, kiminde oksijensiz kalırsanız ölürsünüz vs. Peki bunların hepsinin gerçek olduğunu düşünün, biraz daha ileri gidecek olursak içinde yaşadığımız hayatın da bir simülasyon olduğunu düşünün. Kulağa biraz tuhaf geliyor değil mi? Fakat işin içine akıllı yaşam formları (E.T.), uzaylı teknolojisi ve binlerce yıl girince bu durum çok da şaşırtıcı olmuyor. Konu burada yine binlerce alt dala ayrılıyor. Bunlardan sadece benim seçtiğim ikisi; Bu simülasyondan çıkmanın ya da görevleri tamamlamanın bir yolu var mı, var ise nasıl ve görevler nelerdir? 

Bu simülasyon da her simülasyonda olduğu gibi bir programcının zihninden çıktı ve her programın ve simülasyonun bir açığı vardır. Önemli olan nokta bunu nerede arayacağımızı bulmamızdır. Örneğin sanal bir dünyada programda desteklenmeyen bir şey yapıldığında ya da bir yere gidildiğinde program hata verir. Dünyanın hata veren yerleri neresi ve davranışları nelerdir? Olay ne? Okuduğunuz için teşekkür ederim, bilimle kalın, hoşçakalın...

X

resim: https://www.sciencealert.com/images/2018-02/processed/illustris-tng-sample_1024.gif

11 Nisan 2021 Pazar

Medeniyetler Doğal Seçilime Tabi midir?


Medeniyetler Doğal Seçilime Tabi mi?

İnsan da diğer memeliler gibi halen bir hayvandır. Fakat ilkel çağlarda olduğu gibi vahşi doğal seçilimini sürdürmüyor. Peki bunu nasıl yapıyor? Doğal seçilim insanlar için halen geçerli mi?

Benim şahsi fikrim doğal seçilim insanoğlu için halen geçerlidir.Her ne kadar şehirlerde yaşıyor olsak da halen doğada yaşıyoruz. Fakat bunu ilkel zamanlardaki atalarımız gibi vahşi yollarla değil biraz daha modern bir şekilde yapıyoruzz. Modern doğal seçilim ya da modern seçilim. Peki bu modern seçilim nasıl işliyor?

Modern seçilim hem toplum içi hem de toplumlar arası işliyor. Homo sapiens. ne kadar modern olursa olsun, kendini ne kadar geliştirirse geliştirsin, damarlarında hala o ilkel kanı taşıyor. Domine etmek, yönetmek, yemek bulmak, yemek bulmak için zayıf olanı avlamak, kalabalıklaşan sürüsü için daha fazla (güvenilir) alan bulmak ya da ele geçirmek vs. Bir toplum (toplumlar da bireyler gibidir) güçlendikçe gücünü test etmek ister. Bunu da zayıf toplumları ya da kendiyle eş güçte olan toplumlarla olan kavgalarında gösterir. bu hem kendisi için bir böbürlenme (tatmin) hem de diğer topluluklar için biz gözdağıdır.Yemek için avlanmak; Devletler ne ile beslenir? Para.

Para nerede ise devletin gözü oradadır. Bir proje, bir müdahale ya da operasyon vs. sonucunda harcayağınızdan daha fazla para (enerji) getirecekse devlet işin (kovalamaca) içindedir. Devlet, halkın babası konumundadır.Baba çocuğunu korur, karnını doyurmak için avlanır. Kendinden daha zayıf bir devleti avlar; bu durum ya halkını korumak için olur ya da halkını doyurmak için olur. Peki toplum içi modern seçilim.

Toplum içi modern seçilim nasıl oluyor? Bu hem fiziksel hem de sosyolojik olabilir. Kısaca açıklama gerekirse; bir işe gireceğimiz zaman diğer adaylardan önde olmak için kendimizi geliştirmek ya da bir tanıdık aracılığı ile sosyolojik modern bir seçilimdir. Yada biraz daha derin bir örnek vermek gerekirse bir seçime aday olan iki kişiden birinin diğer adayı saf dışı bırakmak için onun hakkında doğru ya da yanlış ithamlarda bulunması, ifşa etmesi (kasetler, krizler vs.) de modern bir seçilime örnek olarak verilebilir. Bunlar insanı öldürmeyen modern seçilimlerdir. Bir de insanın doğduran ya da dolaylı olarak ölümüne yol açan modern seçilimler vardır. Bunlara da ilerleyen zamanlarda değineceğiz.

Okuduğunuz için teşekkürler. Herhangi bir konuda bilgi almak ya da öneride bulunmak için anasayfada yer alan iletişim formunu doldurabilirsiniz. Bilimle kalın, hoşçakalın...

S

resim :https://thumbs.gfycat.com/GlassMiniatureGraywolf-small.gif

Fermi Paradox (Uzaylılar Nerede?)

 

Uzaylılar Nerede ?  

Çok uzun yıllardır insanoğlu, evrende yalnız olmadığımızı, en azından öyle olduğunu düşünmek kendimizi daha iyi hissettiriyor diye  düşünüyor. Yıllar geçtikçe insan ilkellikten ne kadar uzaklaşırsa bilime haliyle Dünya dışına biraz daha yaklaşıyor. Antik medeniyetlerden bize kalan miraslar, hikayeler günümüzdeki bilim-kurgu roman ve filmler, bu düşünceye bizi braz daha yaklaştırıyor. Elimizde Dünya dışı akıllı yaşam formlarına (Extra-Terrestrial, E.T.) ait bir kanıt olmasa da insanoğlu buna inanmak istiyor, belki de insanlar birbirlerinden sıkıldığı için bu fikre bu kadar sıcak bakıyordur. Peki bu akıllı yaşam formları nerede? İngilizce adıyla Fermi Paradox olarak geçen bu durum temel ya da karmaşık olarak diğer akıllı yaşam formlarının nerede olabileceğine dair teoriler ve bazı fikirler ortaya koyar.

Öncelikle bir konuda hemfikir olmalıyız. Dünya dışı akıllı yaşam formları kesinlikle vardır ya da kesinlikle yoktur diyemeyiz. Şu an için bu fikir bir beyin fırtınası konusu, üzerinde durulabilecek bilimsel bir argüman ve hakkında sonsuz teori üretilebilecek bilimsel bir kuramdır (bilimseldir çünkü bilim ve bilim insanları ancak bize bu konu hakkında somut bir kanıt verebilir.).Evrim Ağacı, gerek internet sitesi olsun gerek bazı sosyal medya platformları olsun bu konuda üzernde fikir edinebilmeniz için bazı belge ve görsel materyaller yayımlamıştır. 

Uzaylıların var olduğunu düşünen teoriler üzerinde konuşalım önce. Diyelim ki bizim kadar gelişmiş ve medeniyet kurabilecek türler ve canlılar var ve evrende bir yerde gelişmeye devam ediyorlar. Eğer bizden az gelişmiş durumda iseler bizimle iletişime geçemezler ve bizim onları bulmamız gerekiyor. Bizimle aynı gelişmişlik düzeyindeler ise bize yakın bir konumda olmaları gerekir çünkü iletişime geçmek için teknolojilerimiz yetersiz kalacaktır. Eğer bizden daha gelişmiş bir medeniyet ise konu iki alt başlığa ayrılıyorr; bizden haberleri var mı yok mu ? 

Eğer bizden haberleri var ise;

Ya bizimle iletişime geçecek teknoloji kullanmıyorlar, ya bizim teknolojimiz yetersiz kalıyor ya da iletişime geçmek istemiyolar (ya da onların düzeyinde olamdığımızı düşünüyorlar ve biraz daha gelişmemizi bekliyorlar.). 

Eğer bizden haberleri yok ise;

Ya biz akıllı medeniyetlere çok uzak bir konumda bulunuyoruz, ya da medeniyetler diğer gelişmiş medeniyetler ile iletişim kurmak gibi şeylerle uğraşmıyorlar.

Her ne şekilde olursa olsun konunun sonu yine 'eğer'e bağlanıyor. Eğer yok ise yalnızız demektir. Eğer var ise umarız kötü niyetli değillerdir. Eğer filmlerdeki gibi niyetleri kötü ise kendimizi o gelişmiş medeniyetlerden nasıl koruyacağız? Bizden akıllılar ise onları nasıl ikna edeceğiz (Sizden fiziksel olarak güçlü birini ancak zihinsel olarak alt edebilirsiniz.) ? Bize yardım edebilecek başka akıllı yaşam formları var mı, var ise onlarla nasıl iletişim kuracağız?... En az 100 yıl kadar bu soruları sorma ihtiyacı duymayacağız gibi, en azından şu an kimse böyle şeyleri düşünmek zorunda değil (umarım).

Konu hakkında çok daha detaylı bilgileri internette bulabilirsiniz. Herhangi bir konu hakkında iletşime geçmek için anasayfada yer alan iletşim formunu doldurabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkür ederim, bilimle kalın, hoşçakalın :D.

A

Resim: https://store.steampowered.com/app/1543150/The_Fermi_Paradox/

detaylı bilgi için: https://en.wikipedia.org/wiki/Fermi_paradox

7 Nisan 2021 Çarşamba

Konya'da 'Türk Yıldızları' uçağı düştü: 1 şehit

 

Konya'da eğitim uçuşu sırasında kaza kırıma uğrayan Türk Yıldızları'na ait NF-5 uçağının pilotu şehit oldu.

Alınan bilgiye göre, Konya'nın Karatay ilçesine bağlı Fevzi Çakmak Mahallesi'nde boş alana uçak düştüğü ihbarı üzerine polis, jandarma, itfaiye ve sağlık ekipleri bölgeye gönderildi.


Jandarma ekipleri, bölgede güvenlik tedbiri aldı.

Milli Savunma Bakanlığının (MSB) Twitter hesabından yapılan paylaşımda, eğitim uçuşu yapan bir NF-5 uçağının saat 14.15'te henüz bilinmeyen nedenle kaza kırıma uğradığı ifade edildi.

https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/konyada-turk-yildizlari-ucagi-dustu-1-sehit/2201052

6 Nisan 2021 Salı

Genetik Mühendisliği İnsan Ömrünü Kısaltır mı Uzatır mı?

 

Genetik Mühendisliği İnsan Ömrünü Kısaltır mı Uzatır mı?

Herkese merhaba, bugün üzerinde tartışacağımız konu genetik mühendisliği insan ömrünü uzatır mı yoksa kısaltır mı?. Milenyum çağından sonra artık teknoloji ve haliyle sağlık teknolojisi de mucize denilebilecek düzeyde büyümeye başladı. Artık teknolojik gelişmeler eski zamanlarda olduğu gibi 100 (yüz) yıl ya da 50 (elli) yıllık değil 2010 (iki bin on) yılından sonra yılda bir gelişmeye başladı. Hatta bazı alandaki gelişmeler artık bir yıl içinde iki kez hatta üç kez olmaya başladı. Yani 6 (altı) ay önce gördüğünüz bir teknoloji AR-GE çalışmaları ile yeniden geliştirildiği zaman artık o 6 (altı) ay önceki gelişme eskimiş ve popülerliğini yitirmiş oldu. Fakat konumuz bu değil şimdilik. İnsan biyolojisini de etkileyen teknolojik gelişmeler ile insan sağlığına müdahale edilen bu dönemde pozitif yönde olduğu söylenen gelişmeler insan sağlığını uzatıyor mu yoksa kısaltıyor mu? Her konuda olduğu gibi bu konunun da ucu evrim ve sosyolojiye dayanıyor.

Birkaç 1000 (bin) yıl öncesine kadar avcı toplayıcı olan insanoğlunun ortalama yaşam süresi 25 (yirmi beş) - 30 (otuz) yıl arasında idi. Bunun nedenleri arasında tedavi edilemeyen hastalıklar, vahşi hayvanlar, açlık, savaşlar hatta basit yaralanmalardı. İnsanoğlu tarımla tanıştıktan sonra  yerleşik hayata geçti ve şehirler kurmaya başladı. Eski avcı toplayıcı zamanlarda olduğu gibi yemek için her gün kilometrelerce yol gitmek, vahşi hayvanlar ile rekabet etmek, bilmediği alanlarda yaşamaya zorlanmak zorunda kalmadı ve rahata alışmaya başladı. Bu durum ilk başta sosyal ve biyolojik olarak atalarımıza kolaylık sağladı. Fakat bir süre sonra sürekli aynı yerde yaşadıklarından dolayı bazı hastalıklar ve sosyal yaşamın (birlikte yaşamanın) getirdiği sorunlar ile tanışmaya başladılar. Bunlardab bazıları veba, kara veba, hıyarcıklı veba, sıtma, sarı humma gibi hastalıklardı. Bu hastalıkların başlıca nedenleri fareler ve sivrisinekler idi. Tarla ve bahçelerden hasat edilen tahıllar ve diğer besin maddeleri yaklaşan kış ve zor günler için ambar, depo ve silolarda saklanmaya başladı ve bu durum çevredeki fare, sivrisinek (bazen de vahşi hayvanların) yerleşim bölgesine gelmesine neden oldu. Gezgin yaşamdaki hastalıklardan yerleşik yaşamdaki hastalıkla tanışan insanoğlunu yeni maceralar bekliyordu.

Bu hastalıklar artık önü kesilemez boyutlara ve başka tehlikelere yol açtığı için insanoğlunun bir başka mucize keşfi olan sağlık ortaya çıktı. Bu sağlık kavramı avcı toplayıcı bireylerde yalnızca yaralanan bir bölgenin temizlenmesi, sarılması ya da bazı kırıkkların tedavisinden ibaretti. Fakat bu şehirde sağlık ve tedavi anlayışı bitkilerden ilaç yapma, cesetleri inceleme (otopsinin temelleri), birlikte yaşamaktan kaynaklanan psikolojik sorunları tedavi etmeye yönelik ilk adımlar atılmış oldu. Yemek bulmak için endişesi olmayan hekim ve psikologlar (psikolog tabiri o zaman için çok erken olsa da) hastalıkları araştırmaya ve tedaviler düşünmeye başladılar. Ortalama insan ömrü 25 (yirmi beş) - 30 (otuz) yıldan 50 (elli) - 60 (altmış) yıllara çıkmış oldu (rakamlar tahminidir). Bir süre daha rahat ve uzun yaşayan insanoğlu milenyum çağına geldiğinde insan ömrü 100 (yüz) yıla kadar fırladı. Fakat bundan sonra ilaç ve besin takviyeleri ile  hastalıklardan korunan insanoğlunun bağışıklığı giderek zayıflamaya başladı. Eski atalarına bulaşsa onları 1 (bir) gün bile hasta etmeyecek hastalıklar onları öldürmeye başladı. İnsanı daha sağlıklı ve güçlü yapmak için tıp bilimi birşey ile tanıştı: Genetik Mühendislik!

Peki genetik mühendislik ve ilaç bilimi bizi hastalıklardan korumak için her geçen gün yeni ilaçlar, tedaviler ve yöntemler araştırırken biz taraftan da insanın doğaya karşı bağışıklığını düşürüyor olabilir mi? Biraz uzattığım için beni bağışlayın konuyu toparlayalım. Benim şahsi görüşüm evet. Yani günümüzdeki ilaçlar ve tedavi yöntemleri insanların ömrünü kısa bir ölçüde uzatıyor ya da daha sağlıklı bir hale getiriyor gibi görünse de insanoğlu şehirleşme ve teknoloji ile daha hareketsiz bir yaşama doğru gidiyor ve hayatın yapıtaşı harekettir. Hareket olmaz ise ne sağlık olur ne de kaliteli bir yaşam (Dikkat ettiyseniz uzun demedim çünkü biyolojik olarak uzun yaşamak mümkün fakat bu yaşamın kalitesi ne derecede olur bilemem). Bu yazının tüm hakları şahsıma aittir. Herhangi bir kişi ya da kuruma ithaf ya da itham yapılmamakta olup şahsi araştırma ve fikirler ile sabittir. Herhangi bir düzeltme, fikir verme ya da soru için mail atabilir ya da anasayfada yer alan iletşim formunu doldurabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkür ederim, Bilimle Kalın ! Hoşçakalın, saygılarımla...

mail adresim: kaputoluf@gmail.com

resim kaynağı: https://www.inquirer.com/resizer/QSZlPUKGE77h40pntJjPxvLqL9M=/1400x932/smart/arc-anglerfish-arc2-prod-pmn.s3.amazonaws.com/public/3WGB22CXXRF7TEPFVX6EUG2S5Q.jpg

5 Nisan 2021 Pazartesi

Akciğerli Balıklar Gelecekte Evrim Geçirecek mi ?

 

Akciğerli Balıklar Gelecekte Evrim Geçirecek mi ?

Evrim teorisine göre karaya çıkan ilk solungaçlı canlılardan hayatta kalanlar denizdeki avcılardan kaçmak için ıssız karayı kendilerine yuva olarak tercih etmek istediler ve bu ölüm kalım meselesi olduğu için biyolojik ve haliyle türlerin evrimine sebep oldu. Bizim böyle bir çırpıda anlattığımız bu olaylar milyon yıllar süren süreçlerdir. Peki şimdiki karada kısa bir süre de olsa nefes alabilen, gezebilen akciğerli balıklar belli bir süre sonra evrim geçirecek mi? Sorunun cevabı evet ama ne zaman olur bilemeyiz.

Günümüzde artık her insanın hafızasında yer alan "şimdiki maymunlar neden insan olmuyor?" sorusuyla aynı kategoride yer alıyor bu soru. Yukarıda söylediğimiz gibi bu olaylar birkaç on değil birkaç yüz değil birkaç bin değil birkaç milyon yıl içinde oluştu ve bu milyonlarla ifade edilen evrende en fazla 100 yıl yaşayan insanoğlu diğer canlılardan biraz daha akıllı olduğunu düşündüğü için şimdiki maymunlar neden insan olmuyor, şimdiki solucanlar neden yılan olmuyor, şimdiki akciğerli balıklar neden sürekli karada yaşamıyor ? diye soruyor fakat birşeyi unutuyor; insanoğlu bu milyonlarla ifade edilen biyolojik ve fiziksel evrim mucizelerinin odak noktası olan evrende yalnızca 300.000 (üç yüz bin) yıldır var, sayıyı biraz abartırsak bu 500.000 olur fakat bu bile tüm insanlığın bir evrimi tamamiyle görmesine yetmez. Herhangi komplike olmayan basit sayılabilecek bir evrim bile 1.000.000 (bir milyon) yıl alıyor.Dünya 4.500.000.000 (dört milyar beş yüz milyon) yıl yaşında (ortalama olarak). İlk yaşam 3.500.000.000 (üç milyar beş yüz milyon) yıl önce başladı. İlk primatlar Afrika Kıtası'nda 7.000.000 (yedi milyon) yıl önce iki ayak üstünde durmaya başladı. Bu rakamlar biraz astronomik olabilir fakat şöyle düşünün;

Bir arkadaşınızı beklerken sizi 1 saat bekletiyor ve bu canınızı sıkıyor. Kötü bir olay sonucu hapis cezası alıyorsunuz ve birkaç yıl hapiste kalıyorsunuz ve bu size çok uzun geliyor. İş hayatına başlıyorsunuz ve emekli olmanıza daha 55 yıl var ve bu ömrünüzün yarısı. Bu gibi örnekler çokça bulunabilir. Bunlar bile size çok geliyorken milyon hatta milyar yıllarla ifade edilen bu evrimsel ve jeolojik olayları insanlar :" e hadi şimdi olsun neden olmuyor, biz neden görmedik hiç?" vs. gibi sorularla hafife alıyorlar ve dalga geçiyorlar. Bence dalga geçiyorlar çünkü böyle bilimsel konularda ömürlerini, paralarını harcamış ve daha nice fedakarlıklar yapmış insanlara saygısızlık yapmalarının başka bir nedeni olamaz. 

Bunlar benim kişisel fikirlerimdir ve herhangi bir kaynağa, şahsa ya da veriye dayanmamaktadır. Bu yazının herhangi bir kişi ya da kurumla ilgisi yoktur, kimseye herhangi bir ithaf ya da itham yapılma amacı yoktur. Keyifli okumalar, Blimle kalın. Saygılarımla...

Resim: https://dergice.com/wp-content/uploads/2020/02/balik-yurur-mu-demeyin.jpg

4 Nisan 2021 Pazar

Elmas Neden Çoğunlukla Afrika'da ?

Elmaslar Neden Genelde Afrika'da Çıkıyor ?

Elmaslar her ne kadar değerli olsa da bir başka pencereden bize evrim ya da sosyolojinin temelleri açısından yardımcı olabilir mi?  Dünyanın farklı bölgelerinde elmas çıkarılsa da çoğunluğu Afrika bölgesinde çıkarılıyor. Bunun nedeni karbon fosilleşmesinden kaynaklanıyor. Gerekli zaman ve uygun basınç altında nasıl ki fosiller petrol ve kömüre dönüşüyor, bu maddelerin biraz daha uzun süre toprak altında kalması da elmas olmasına neden oluyor. Peki ama diğer karbon bazlı canlılar diğer bölgelerde neden elmas olmadı? Bunun nedeni zaman. Afrika bölgesinde canlılar daha uzun süredir yaşadıkları için o bölgede ölen karbon temelli canlılar günümüze kadar toprak altında kaldığından elmas oluyor. Bu demek oluyor ki diğer bölgelerde ölen canlılar da belli bir zaman geçtikten sonra toprak altında elmas olacaktır fakat bunun ne kadar zaman alacağı bilimle alakalı bir şeydir. 
Ölen canlının bedeni ne kadar büyükse elmas madeni o kadar da fazla olur mu?
Elmas olması için ihtiyacı olan zaman ve basınç yapay olarak hazırlansa kalite düşer mi? 
Bu yazı ve sorular benim şahsi fikirlerim, herhangi bir kaynağa dayanmıyor.
 

Çığlık Tablosu için bir Teori

Çığlık

Çok az sanat eseri, Norveçli ressam Edvard Munch tarafından yapılan Çığlık resmi (Skrik) kadar ikoniktir. Resmin ana figürü, köprü üzerinde çığlık atar biçimde ağzı açık, elleri kulaklarında hayalete benzer bir karakterdir.

1893 yılında yapılan bu resmin, sonraki yıllarda modern bireyin içine düştüğü sıkıntıları temsil ettiği düşünülmüştür. Munch, 1910 yılına dek bu resmin 5 varyasyonunu yapmış ve bu resimlerden bir tanesi 2012 yılında 120 milyon gibi rekor bir rakama satılmıştır.

Edvard Munch, bu resmi çizerken içsel çıkmazlarını, anksiyetelerini aktardığını açık şekilde ifade ediyor. Munch’un günlüklerinde bu resmi çizmek için otobiyografik tecrübelerinden faydalandığı belirtiliyor.

“Bir gün iki arkadaşımla yolda yürüyordum ve güneş batmak üzereydi. Birden gökyüzü kan kırmızı oluverdi. Durup köprünün demirlerine yaslandım. Konuşamayacak kadar yorgun hissettim o an. Kırmızının tonları mavi ve siyah karışımı fiyordu dolduruyordu. Arkadaşlarım yürümeye devam ettiler, ancak ben olduğum yerde kalakaldım. O anda doğanın inanılmaz bir sesle çığlık attığını duydum.”

 Popüler kültürde çığlık tablosunun hikayesi bu şekilde yansıtılıyor fakat tablodaki gökyüzünün kırmızı renginden dolayı başka bir teori daha ortaya atıldı. Bu teori 1883 yılında Krakatoa yanardağının patlamasından kaynaklandığını öne sürüyor.

1883'teki Krakatoa püskürmesi, yeryüzünde görülen en büyük yanardağ patlamalarından biriydi. Öyle ki, yerkürenin öbür yarısında semalar geceleri onun atmosfere püskürttüğü yanan küllerle aylar boyu kızıl alacakaranlıklara gömülüyordu.

Sky and Telescope dergisinde yayınlanan gökbilimcilerin açıklamasına göre, Munch'un 1893'te, yani Krakatoa'nın püskürmesinden 10 yıl sonra yaptığı ve bugün Oslo Ulusal Galeri'de sergilenen başyapıtı, temel ilhamını, Kasım 1883'den Şubat 1884'e dek, ''20 bin km öteden'' dünyanın öteki ucundan gelen yanardağ fışkırmasının Avrupave Norveç'in semalarını geceler boyu kızıllara garketmesinden alıyordu.

Kaynakça:

https://emoji.com.tr/edvard-munch-ciglik-resmi/

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87%C4%B1%C4%9Fl%C4%B1k_(tablo)

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/tablodaki-kizil-gokyuzunun-sirri-188855

https://evrimagaci.org/



Etiketler

antik roma (5) antik (4) roma (4) savaşı (4) zihinler (4) agarta (3) atlantis (3) avrupa (3) cumhuriyet (3) dünya (3) evrim (3) günü (3) kiralık (3) mu (3) polonya (3) sparta (3) şambala (3) agarta ve şambala (2) birinci dünya savaşı (2) doktor (2) fransa (2) fuarı (2) havari (2) ingiliz (2) isa (2) kitap (2) krakow (2) latince (2) mart (2) mitoloji (2) modern (2) nato (2) nazi (2) of (2) osmanlı (2) poland (2) saint (2) seal (2) simülasyon teorisi (2) spartan (2) tanrı (2) the (2) ww2 (2) çanakkale (2) 1 (1) 10 kasım (1) 12 mart (1) 17 march (1) 17 mart (1) 18 (1) 1807 (1) 1846 (1) 1915 (1) 1916 (1) 1923 (1) 1926 (1) 1950 (1) 1953 (1) 1963 (1) 1972 (1) 1984 (1) 1992 (1) 2 (1) 2002 (1) 24 kasım (1) 29ekim (1) 3 (1) 3 aralık (1) 4 (1) 451 (1) 4temmuz (1) 8 (1) Classical (1) E.T. (1) Erich von Däniken (1) Generalfeldmarschall (1) Schindler (1) Simo (1) Termopylae (1) Vivaldi (1) WWII (1) adası (1) afrika (1) akciğerli (1) akhilleus (1) akif (1) aldous huxley (1) alien (1) alman (1) amerikan (1) annunaki (1) antalya (1) antik mısır (1) arabaları (1) arap (1) arditi (1) ars longa (1) astronot (1) atahualpa (1) atatürk (1) atlı (1) attack (1) ayaklanma (1) ayla (1) azerbaycan (1) aziz (1) balık (1) baron (1) barry (1) barry seal (1) barselona (1) bartholomew (1) bayramı (1) başkentleri (1) benim (1) beren saat (1) bilinmeyen bir kadının mektubu (1) birinci (1) birleşmiş milletler (1) biyoloji (1) bizans (1) black (1) black friday (1) blizkrieg (1) bluetooth (1) bozkurt (1) bugün (1) böcek (1) cajamarca (1) call (1) call of duty (1) camridge analytica (1) can yayınları (1) canavar (1) canlı yayın (1) castle (1) casus (1) cemmat (1) cepherkülü (1) cesur yeni dünya (1) cicero (1) circus (1) color festival (1) cuma (1) dalga (1) dava (1) davinci (1) dead (1) death (1) demir (1) demir maskeli adam (1) demirağ (1) denizli (1) devrim (1) deyişler (1) die (1) diego velazquez (1) distopya (1) doktrini (1) dolar.thaler.usd.uranyum (1) doodle (1) double u (1) double v (1) doğal seçilim (1) doğu roma (1) dragon roll (1) duolingo (1) duty (1) dönüşüm (1) dünya kupası (1) dünyam (1) düzen (1) earth (1) ebulfez (1) edvard munch (1) elmas (1) elçibey (1) engelsiz (1) english (1) enver paşa (1) erdal beşikçioğlu (1) ermenistan (1) ersoy (1) erwin (1) evrim ağacı (1) extraterrestrial (1) fabrikası (1) facebook (1) fahrenheit (1) fahrenheit 451 (1) fermi (1) fermi paradoksu (1) festivali (1) fetih (1) filistin (1) flatliners (1) fortress (1) fransız (1) fransız devrimi (1) franz kafka (1) friday (1) gaga (1) gemi (1) genetik (1) george orwell (1) germany (1) gombe (1) google (1) great (1) göbeklitepe (1) han (1) harbi (1) hawking (1) hayha (1) hazreti isa (1) hikayesi (1) hipodrom (1) hippodrome (1) hiyerarşi (1) hocalı (1) hürkuş (1) ibrahim esen (1) idam (1) ihtilal (1) ihtilali kebir (1) ikigai (1) ikinci dünya savaşı (1) ilaç (1) ilber (1) ilber ortaylı (1) ilk (1) ilyas bazna (1) imparatorluğu (1) ingilizce (1) inka (1) iskandinav (1) island (1) ismail enver bey (1) ispanya (1) ispanyol (1) israil (1) istiklal (1) isyanı (1) italian (1) italyan (1) ittihat ve terakki (1) izmir (1) jane goodall (1) japonların (1) joseph (1) judas (1) kabile (1) kadın (1) kadınlar (1) kahama (1) kalende (1) kalesi (1) kanlı (1) kanlı noel (1) kara (1) kara veba (1) kara ölüm (1) karbon (1) kardaşev (1) kardaşev ölçeği (1) kartel (1) kasakela (1) katliam (1) katliamı (1) kaza (1) kemal (1) kiraliık (1) kiralık zihinler 1 (1) kiralık zihinler 2 (1) kiralık zihinler 3 (1) kiralık zihinler 4 (1) kitap fuarı (1) konyaaltı (1) kore (1) kral (1) kraliçe (1) kurs (1) kurt (1) kurtlar (1) kuruluş (1) kültür başkenti (1) kütüphaneci (1) kıbrıs (1) kızların suskunluğu (1) kızıl (1) labe (1) lakedaimon (1) lambda (1) las meninas (1) lave (1) leonidas (1) list (1) listesi (1) lomza (1) lotus (1) luger (1) lupercalia (1) lupercalia festivali (1) mahkeme (1) marşı (1) maskeli (1) maximus (1) maya (1) medeniyet (1) mehmet (1) memento (1) men (1) metro (1) metrosu (1) milli takım (1) modern seçilim (1) molon (1) mori (1) moscow (1) moskova (1) muavenet (1) music (1) mustafa (1) mutlu (1) mühendisliği (1) münih (1) naim süleymanoğlu (1) ne (1) nedimeler (1) neuschwanstein (1) ninja (1) noel (1) norveç (1) norway (1) nur yerlitaş (1) nuri (1) olayı (1) olimpiyat (1) ortaylı (1) ortaçağ (1) oskar (1) osowiec (1) panzer (1) parabellum (1) paradoks (1) paradox (1) paris (1) paristen sevgilerle (1) pat barker (1) patrick (1) pers (1) pizarro (1) podcast (1) red (1) red alert 2 (1) remus (1) ressam (1) romalı askerler (1) rommel (1) romulus (1) ronald reagen (1) rose (1) rose adası (1) rose island (1) rus (1) saint patrick (1) saldırısı (1) samurai (1) samuray (1) sara is missing (1) savaşçı (1) saygı (1) science (1) selanik (1) sevgi (1) sevgilerle (1) sevgililer günü (1) seçilim (1) simulacra (1) sirius (1) sirius a (1) sirius b (1) sirius yıldızı (1) skalası (1) society (1) soldier (1) sorun (1) sosyoloji (1) sovyetler (1) soyqırımı (1) soğuk savaş (1) space (1) spirituelism (1) sscb (1) st (1) st patrick (1) stalin (1) stefan zweig (1) stephen (1) stolk (1) sushi (1) suşi (1) sümer (1) sürü (1) sırrı (1) tahsin (1) tank (1) tanrıların (1) tanrıça (1) tanzanya (1) tarih (1) tarih dosyası (1) tarihi (1) tecavüz (1) teknoloji (1) termofil (1) terör (1) thy (1) tilkisi (1) timur (1) tinycards (1) tip 1 (1) tip 2 (1) tip 3 (1) tip 4 (1) tip 5 (1) tip a (1) tip omega (1) treni (1) trident-javelin 2017 (1) troya (1) turist (1) türkiye (1) tıp (1) ulusal park (1) ussr (1) uygarlık (1) uyuşturucu (1) uzaylı (1) uçak (1) uğur yücel (1) v (1) valhalla (1) veba (1) veba doktoru (1) vecihi (1) viking (1) violence (1) violence and society (1) vita brevis (1) w (1) warrior (1) wave (1) welle (1) white (1) wolf (1) wolves (1) ww1 (1) xocalı (1) yahuda (1) yazıcı (1) yaşam (1) yehuda (1) youtube (1) yurdu (1) yüzyıl (1) yıldız (1) yıldız savaşları (1) yıldız savaşları projesi (1) zaferi (1) zırhlı (1) çizgi (1) çizgi ötesi (1) çiçero (1) çöl (1) çığlık (1) ölçeği (1) öpücüğü (1) ötesi (1) öğretmenler günü (1) ümraniye (1) ütopya (1) şehirleşme (1) şempanze (1)