22 Aralık 2017 Cuma

İzmir'de Yurtta Tecavüz Vakası

İzmir'de 7 öğrenciye tecavüz olayının yaşandığı yurdun cemaat yurdu olduğu söyleniyor. İnsanların dini istismar eden bu topluluklardan çektiği yetmedi mi ? Eskiden olduğu gibi üstü örtülemiyor, tanıklar susturulamıyor, karanlıkta kalmıyor hiçbir şey. Peki neden hala bu tür dini yurtların varlığı devam ediyor ? Ben burada cemaat yurtlarının hepsini suçlamıyorum yalnızca dini istismar eden ve çocuklara tacizde bulunan tecavüz eden ahlaksız şerefsizlerden bahsediyorum. Tamam bunları yapanlar şerefsiz ama iş bunlarla bitmiyor. Devlet eliyle kontrolü yapılmalı bu yurtların tamamının. Ebeveylerin çocuklarını böyle yerlere göndermemeleri gerekir. Ve insanların yılbaşına gösterdiği tepki kadar bu olaylara da tepki göstermeleri gerekir. Tepki gösterdiğiniz olaya tepki göstermeden önce bir düşünmemiz gerekir ? Çünkü tepki göstermek için insanlara bir zararı olmalı değil mi ? 

Yılbaşına neden tepki gösteriyorsunuz dediğimizde "günah" cevabı yeterli değildir. Çünkü arkasından çocuklara tecavüz etmek günah değil mi denilince öyle suspus olmayacaksınız o zaman. Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Aynı konu ramazanda sokakta dondurma yiyen çocuklara verilen tepkiyle de gündeme gelmişti. Çünkü bu tür insanlar hep aynı pencereden baktıkları için ve düşünmeden hareket ettikleri için mantık çerçevesi onlar için biraz geniş geliyor. Onlar düşünmeyi sevmezler. Başkalarının söylemesiyle hareket etmeyi, düşünmeden konuşmayı, dini bilmeden tam anlamıyla öğrenmeden yaşamayı severler.

 Kuranı Kerim'i bir kez bile kendi ana dilinde okumamış adamlar ondan sonra çıkıp "bilmem efendim o saatte dışarıda ne işi varmış, etek giymeseymiş, ramazanda dışarda yemek yemese imiş" diye boş boş konuşmaya devam eder ve bahsettiğim gibi kutsal kitaplarını kendi dillerinde okumadıkları için de gerek televizyonda gerek sosyal medyada "hoca" diye geçinen adamların sözüne inanır yeri gelir maddi olarak dolandırılır yeri gelir manevi boşluklarını onlarla doldurmaya çalışırlar. Sözüm o ki, dini yaşamak ve anlamak için başkasının söylediklerine değil, eğer imanınız tam ise Allah'ın sözü olan Kuranı Kerim'i okuyarak ne söylediğini anlayarak, size anlatılanların gerçek mi değil mi olduğunu az çok tartabilirsiniz. Saygılarımla...

14 Aralık 2017 Perşembe

Ümraniyedeki Bıçaklı Saldırı

Bugün, Ümraniyede otel kapısı önünde bıçaklı saldırı olayından bahsedeceğim. Bir otel girişinde bir mahluk bir kadına bıçakla saldırıyor. Kadın yere düşüyor yine bitmiyor defalarca saldırıyor. Kadının çığlıkları duyulmayacak gibi değil fakat yardım gelmesini geçtim yanındaki "erkek" ler de kaçıyor.  Bu beyni olmayan ruhunu haysiyetini si***im, hayvan dersek hayvanlara hakaret etmiş oluruz, böyle bir piç mahluk işte. Sadece bu olay değil. Ülkemizde kadına ve çocuklara yapılan saldırı, taciz ve tecavüz vakaları gerçekten haddini aştı. Benim bir sözüm vardır. "Olayı gerçekleştiren suçlu, gerçekleşmesine izin veren daha suçlu, sesini çıkarmayan ya da olaya müdahale etmeyen daha da suçludur." 

Bu haysiyet ve onur yoksunu çamur beyinlileri eğitmemiz imkansız. Onları geçtik. Olayın gerçekleşmesine izin verilmemesi gerekiyor. Bunu yapacak yetkililerdir. Cezalar en ağır şekilde olmalıdır. Yukarıda da bahsettiğim gibi yukardakilerin yapması gereken bunları önlemek en azından önlemeye çalışmak. Halk olarak da bizim yapmamız gereken tepki göstermek susmamak.

Güvenlik kamerası olayı apaçık kaydetmiş. Çevresindeki erkek olacaklar da koşarak kaçmışlar. Az biraz düşünseler, o kadının yerinde kendi anneleri, akrabaları da olabilirdi. Ama bana dokunmayan yılan bin yaşasın değil mi? Sizin ahlakınız terbiyeniz eğitiminiz bu kadar. Siz anca oturun evinizde kim bugün ne yapmış, hangi ünlü ne yemiş, kimle gezmiş onları izleyin seversiniz. Bunları eleştirince de biz suçlu olalım. Olur ben suçlu olurum ama en azından sizin gibi üç maymunu oynamıyorum.

Ülkenin geldiği vaziyeti görüyoruz. artık hangi taciz, tecavüz, istismar haberi gelecek diye korkar olduk. Sorun ne peki NE???? Lafa gelince delikanlı adamsınız, en büyük müslüman sizsiniz, erkekliğinize laf ettirmezsiniz değil mi? Ne peki soruyorum ya yeter artık ne istiyorsunuz sizi adam etmek için yapmak gerekiyor? Ülkede özellikle hatta sadece kadınlar ve çocuklar sokağa çıkamaz yolda yürüyemez oldu bu ruhsuz haysiyetsiz imansız akılsız bok çuvalları yüzünden. Tüm insanların bir olması, bu olaylara sesini çıkarması gerekir ama görüyorum hala üç maymun hala sus pus. Kötü bir olaya tepki göstermek için anlamak için onu yaşamanız gerekmiyor. Yeter artık ben bu olayları görmekten, düşünmekten, insanların istismar edilmesinden bıktım!!!

Ben ne dersem diyeyim yine bu haberler gelecek, yetkililer hiçbir önlem almayacak, cezalar ağırlaşmayacak, insanlarımız televizyon karşısında boş boş vakit harcamaktan vazgeçmeyecek. Ben ve benim gibi duyarlı insanlar da kendini tüketmiş olacak. Olsun ben üstüme düşeni yapayım, sesimi çıkarayım. en azından vicdanım rahat. İş futbol, siyaset, magazin oldu mu, boş laf yapmaya gelince çeneniz çok güzel açılır çünkü siz birtek ondan anlarsınız ama masum birinin hakkını savumaya gelince tepki göstermeye gelince kaparsınız çenenizi boş boş bakarsınız etrafa. Ne demişler "HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR" Bu olaya sesini çıkarmayan kim varsa, bu bokları yiyen kim varsa hepsi şeytandır boşuna cennete gidicem ben diye kendinizi yırtmayın sizden bir bok olmaz !!!

Kullandığım bu argo ve sert dilden ötürü tüm okuyucularımdan özür diliyorum. Saygılarımla...

11 Aralık 2017 Pazartesi

Modern Sevgi ve Saygı

Modern sevgi ve saygı... Sevgi ve saygıyı az da olsa biliriz peki nedir bu "modern" saygı. Modern saygı benim tabirimle günümüz zamanı sevgisi ve saygısı. Sevgi ve sagının üzerine çok düşürüyorum çünkü en çok eksikliğimiz ve ihtiyacımız olan şey. Modern dememin sebebi ise, geçmişte bir akım geçerliliğini yitirdiği zaman bir yenileme olayı ile tekrar canlandırılır ve eski geçerliliğini kazanması amaçlanır. Benim yapmak istediğim de sevgi ve saygı literatürünün modernizm ile birleştirilmesi ve günümüze uyarlanmasıdır. Çünkü günümüz insanları bilhassa genç nüfus, saygıyı pek önemsemiyor değer vermiyor. Fakat herşeyden önce ihtiyacımız olan şeydir saygı. 

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim sorunun ne olduğunu, insanların neden böyle olduğunu düşünmüş kendi fikirlerimi paylaşmıştım. Okullarda ve ailede verilmesi gereken "İLK" ders saygı olmalıdır. Topluma, canlılara, en önemlisi kendine saygısı olmayan bir insan, insan olamaz ve maalesef ondan herşey beklenir. Maddi konum, rütbe ve makam, bunlar önemli değildir, bunlar sadece ayrıntıdır. En önemli olan şey saygıdır. Toplum bilicni, kişi bilinci, insana ve doğaya saygı olmazsa, kişinin hangi mevkide ne kadar parası var ne farkeder ki?

Lafı biraz fazla uzatma gibi bir kötü huyum vardır :) Fakat içimdekileri sizlerle paylaşmak ve insanların birşeylerin farkına varmasını sağlamak, sessizliklerini bozmak için. Bir insan saygıyı öğrenmemişse, kişisel saygısı yoksa ve zihniyeti geri kalmışsa, at gözlüklerini çıkarmıyorsa üzgünüm ama tabiri caizse ot gelmiştir ot gidecektir. Bir tabir vardır; En iyi işleyen adalet sistemi vicdandır. Vicdanı olmayan bir insan da insan olamaz heralde. Çok zorlamaya gerek yok. Mantık ve vicdan. Belden aşağı değilde bunlarla düşünmeye karar vermeye başladığı zaman insan herşey hepimiz için daha kolay olacak. Ama kendimizi değiştirmezsek, olaylara sessiz kalırsak, 3 yaşındaki 5 yaşındaki çocukların ölüm, taciz, tecavüz haberlerine kulak tıkarsak, değil insan canlı sınıfına bile giremeyiz. 

Yanlış düşünen insanları ikna etmek yerine saygılı ve sevgili çocuklar yetiştirirsek zaten eski kafa kendiliğinden gider. Esen kalın hoşçakalın :) Saygılarımla.....

3 Aralık 2017 Pazar

3 Aralık Dünya Engel(siz)liler Günü

Bugün 3 Aralık Dünya Engellierler günü ama biz ona engelsiz diyelim çünkü engelli demekle bile engel koymuş oluyoruz. Fiziksel ya da zihinsel farketmez o insanlar da bu toplumun birer ferdi. Onlar da bizim kadar her şey de söz sahibi hak sahibi fikir sahibi vs. "Engelli" diyerek onları dışlayıp soyutlamak yerine Dünyanın onlara sadece fiziksel olarak karşı koyamayacağı engeller verdiğini yok sayarak ellerinden tutmalı kendimizi onların yerine koyarak düşünmeliyiz. 

Peki ne yapmalıyız, ne yapabiliriz ? Engelli kardeşlerimize destek olmak için mesela engelliler için ayrılmış otopark alanlarını işgal etmemeliyiz. Kaldırımlarda bulunan görme engelli vatandaşlarımız için yapılan "Sarı" yollardan yürümemeli, araçlarımızı oralara park etmemeliyiz. Otobüse binerken ya da inerken tekerlekli sandalye ile binmek isteyen kardeşlerimize ilk biz koşmalıyız onların birinden yardım istemesini beklememeliyiz. Trafik ışıklarında karşıdan karşıya geçmek isteyen bilhassa görme engelli vatandaşlarımıza yardımcı olmalıyız. 

Kimsei engelli diye küçük görmemeli (ki göremezsiniz ) ve nerede olursa olsun yardım etmeliyiz. Küçük gördüğünüz yardım etmediğiniz o insanın yerinde siz de olabilirsiniz. Karşınızdaki insanı anlamak için onun gibi olmanıza gerek yok kafatasınızın içindekini az da olsa çalıştırırsanız bu yeterli olur :)
Saygılarımla...

30 Kasım 2017 Perşembe

Black Friday (Kara Cuma)

Black Friday Nedir?

Kara Cuma (Black Friday), Şükran Günü’nün (Thanksgiving Day) ertesi sabahında gerçekleşen bir alışveriş çılgınlığıdır. Kara Cuma bu yıl 25 Kasım 2017 tarihine denk geliyor. Ünlü markalar Kara Cuma’da %80’e varan (hatta bazı durumlarda daha da fazla) indirimler uyguluyor. Madem bu kadar güzel bir şey neden adı Kara Cuma? Bu konuda iki inanış var.

Birincisi; Kara Cuma kutlamaları için mağazalar kapılarını saat 04:00 ve 05:00 arasında açar. Daha gün aydınlanmadığı için bugüne Kara Cuma ismi verilmiş olabilir. 
İkinci inanış ise; Kara Cuma günü mağazalar tamamen boşaltılıyor, insanlar birbirini eziyor hatta hayatını kaybedenler bile olabiliyor. Bu da normal bir günü kara hale getirebilmek için yeterli bir sebep sanırım.

Neden Böyle Bir Gün Var?

Black Friday ifadesi ilk olarak 1961 yılında yerel bir gazetede kullanıldı. Amerika'da bulunan mağazaların ortak indirim günü olan bu günde alışverişten dolayı yaşanan yoğunluk sebebiyle bugüne ‘Black Friday’ ismi verildi. İlerleyen yıllarda bu alışveriş çılgınlığı bir gelenek haline getirildi.

Hangi Ürünler İndirime Giriyor?

Kara Cuma günü neredeyse aklınıza gelen tüm ürünler indirime giriyor. Elbise, ayakkabı, cep telefonu, bilgisayar, televizyon indirimin en çok olduğu ürünler olarak göze çarpıyor. Özellikle teknolojik ürünlere büyük bir ilgi olduğunu söyleyebiliriz. Hatta bunu neredeyse her mağaza yaptığı için mağazalar arasındaki çekişme adına "Hangisi daha fazla indirim yapacak?" düşüncesiyle bu süreçte gerçekten çok büyük indirimler ortaya çıkmaktadır.

29 Kasım 2017 Çarşamba

Tinycards Avrupa Başkentleri

Arkadaşlar Duolingo dil kursunun yapmış olduğu Tinycards kursunda Türkçe dilinde benim hazırlamış olduğum Avrupa Başkentleri kursuna gitmek için aşağıdaki linke tıklayınız.

27 Kasım 2017 Pazartesi

Red alert 2 Black Screen Error in Windows 10

I will explain to you the error of red alert 2 in win 10. If you install Red alert 2 win 8 or win 10 it will be give black screen error. First, install red alert 2 to your computer. After installation you need download and copy these files to red alert system folder. 
  Arkadaşlar red alert 2 oyunu windows 8 ve windows 10 da siyah ekranı hatası vermektedir. Bu hatayı düzeltmek için aşağıdaki linkteki dosyaları oynunun kurulu olduüu klasöre kopyalamanız yeterlidir.

25 Kasım 2017 Cumartesi

Sakarya'da ki Vahşet !

Sakarya’nın Karasu ilçesinde, Necmi Talha K. (10), iddiaya göre, yatakta birlikte gördüğü annesi Zeynep K. (40) ve komşusu K.Y. (40) tarafından yastıkla boğularak öldürüldü. Zeynep K. ifadesinde, oğlunun bu sabah kendilerini yatakta yakaladığını, bu nedenle de K.Y. ile birlikte Necmi Talha’yı öldürdüklerini itiraf etti. Zeynep K. ile K.Y.’nin sorgusu sürüyor.

Rezalet, pislik, ahlaksızlık, şerefsizlik... adını siz koyun artık bu pisliğin. Eğitim öğretim sıfır, tamam. Ahlak sıfır, tamam. Mantık yok, tamam. Allah korkusu yok, tamam. Nesin peki sen? İnsan? Hayvan diyemiyorum, hayvan diye tabir edilen canlılar sizden ahlaklı namuslu ZEKİ... Kafatasının içindekini vücuduna denge diye kullanmaktan başka işe yaradığını bilmeyen APTAL tek hücreli ne olduğu belli olmayan varlıklar !!!!!!

24 Kasım 2017 Cuma

24 Kasım Öğretmenler Günü

Başta Baş öğretmen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü olsun. 

Türkiye'de her yıl 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Bu, 1981 yılında başlamış bir uygulamadır. 24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti devletininin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün "Millet Mektepleri'nin Başöğretmenliği"ni kabul ettiği gündür.

Öğretmenlik çok kutsal bir meslektir. Ülkemizde giderek saygı ve değer* kaybetmeye başlamış olsa da halen en kutsal meslektir öğretmenlik. Çünkü insanlar öğretmen olmadığı sürece öğretmenliğin değerini anlayamıyor, gerek öğrencilerimiz gerek velilerimiz öğretmenlerimize hakaret ve fiziksel salsdrı boyutlarına varan ahlaksızlıklar yapıyorlar. 

Öğretmen ne demek? Öğretmen, hayatı boyunca öğrendiği kültür ve bilgi birikimini öğrencilerine aktaran kişi demek. Öğretmen, aileden sonra çocuğa ahlakı, terbiyeyi, hayatta ne yapması ne ve yapmaması gerektiğini öğreten kişidir. Öğretmen annedir, öğretmen babadır. 

Her mesleğin zorluğu vardır fakat öğretmenlik bir meslek değil bir görevdir. Öğretmenlerimiz ülkemizdeki en değerli görev insanlarıdır. Çünkü bir ülkenin gelişmişliği eğitimi ile ölçülür. eğitim ne kadar yüksek ve kaliteli olursa ülke o kadar gelişmiş ve kaliteli olur. Biz öğretmenlerimize ne kadar değer verirsek onlar da çocuklarımıza daha fazla bilgi ve kültür inşa ederler. 

Eğitim ailede başlar, okulda devam eder, hayatta tamamlanır. Çocuk aileden aldığı terbiye ve eğitim temeliyle okulda bunu devam ettirebilir ve öğretmen o temelin üzerine inşa eder. Biz çocuklarımıza ne kadar sağlam temel atarsak, öğretmenlerimizin işi o kadar kolay olur. 

Tekrardan tüm değerli öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü saygıyla kutluyorum.

*(yukarıda bahsettiğim değer, maddi bir değer değil genel olarak halk ve yönetim anlamındaki manevi değerdir.)

22 Kasım 2017 Çarşamba

Nur Yerlitaş Rezaleti !

Makale başlığı yine "rezalet". Ülkemizde gün geçmiyor ki bir ihanet bir rezalet daha yaşanmasın. Üzülerek de olsa bu olayları insanların farkına varması, gözlerini açması amacıyla paylaşmak, sizlere aktarmak zorundayım.

Nur Yerlitaş, sosyal medya üzerinden yaptığı bir canlı yayında, Neslihan isimli bir arkadaşının doğum gününde olduğunu belirtiyor. Ardından "Aaa ne yapayım Allah Allah şehitler mehitler yeter" sözlerini getiriyor. Nur Yerlitaş hanımefendinin yaptığı bu terbiyesizliği tüm halkımızın görmesini, gözünü açmasını, televizyonlardaki moda programlarıyla beyinlerinin yıkanmasına izin vermemelerini rica ediyor ve kendisinin bu konu hakkında en kısa sürede açıklama yapmasını ve tüm şehit ailelerinden özür dilemesini büyük bir kızgınlıkla rica ediyoruz.

İşte o canlı yayın videosu.

1992 NATO İhaneti !

Yıl: 1992.

Amerika, ısrarla Türkiye’ye elindeki knox sınıfı, eski ve hurdaya çıkmış fırkateynleri vermek istemektedir. Ancak: bu teklif edilen gemiler, uçak gemilerine refakat etmek üzere yapılmışlardır. Yani Türkiye, karasularına uygun değiller. Dolayısıyla, Amerika’nın satmak istediği bu gemiler, hurdadan başka bir anlam taşımayacaktır.

Kuvvet komutanları ve üst düzey askeri yetkililer, Amerikalıların baskılarına direnirler ve modern bir deniz gücü oluşturmak için, yeni gemilerin alınması gerektiğini savunurlar.

Bunun üzerine yeni gemiler alınması için ardı ardına ihaleler açılır. Bu ihalelerin önemli kısmını Alman firmaları kazanır. Almanya-Türkiye, ortak yapımı savaş gemileri, ay sınıfı denizaltılar, meko sınıfı fırkateyn projeleri geliştirilecektir.

Almanlarla, yeni ve modern gemilerin ortak yapımı için anlaşma imzalanması aşamasına gelinir. Ancak Amerikan şirketleri, bu ihaleler sonucunda gerek itibar ve gerekse para kaybedeceklerdir. Tüm bunların yanında olayın bir başka boyutu daha ortaya çıkıyor. Gemi satın alan ülkenin askeri personeli gemi satan ülkede uzun süre eğitim görür. Satışı yapan ülkenin askeri ve teknik personeli ise gemiyi satın alan ülkenin askeri tesislerinde, her türlü araştırmayı yapabilmektedir. Böylece o ülkenin deniz gücü hakkında, her türlü gizli bilgiye ulaşmak mümkün olmaktadır. Bu üstünlük Amerikalılardan, Almanlara geçmek üzeredir.

Tüm bunların dışında Türk deniz kuvvetlerinin, Amerika’ya bağımlılığı ortadan kalkacaktır. Amerika tüm bunlar değerlendirildiğinde sanırım “patron”un kim olduğunu ortaya koyması gerektiğini hisseder. Türkiye’nin, Almanya istikametine yönelmesini hiç hoş karşılamazlar.Zaten aynı dönemde; Türkiye’de, iç çekişmeler nedeniyle, büyük sarsıntılar yaşanmaktadır.

MUAVENET MUHRİBİ

Geminin, Amerikan deniz kuvvetlerindeki ismi: USS Capodanno. Muavenet muhribi, Amerika tarafından 30 yıl kullanıldıktan sonra Türkiye’ye satılmıştır. Ancak satıldığında bizim donanmanın üzerinde en fazla namlu bulunan gemisi özelliğine sahiptir. Ayrıca gemide mayın döşeme yeteneği de bulunmaktadır. Aynı zamanda Akdeniz’deki ülkelerde bulunan en hızlı savaş gemisi olma özelliğine sahip.

Ancak bu gemi, Türkiye tarafından satın alındıktan sonra ilginç özellikleri ile öne çıkar. Gemi deniz kuvvetleri personeli tarafından, sürgün yeri olarak değerlendirilir. Hatta isminin başına “Biji” kelimesi getirilir. Çünkü gemi personelinden, iki astsubay PKK propagandası yaparken yakalanırlar ve mahkum olurlar. Geminin ismi, takip eden dönemde “Hacı” olarak anılmaya başlanır. Çünkü, bu seferde, gemi personeli arasında: dindarların yoğunlukta bulunması gündeme gelir.

Kısacası ilginç bir gemi olan Muavenet yıllık rutin yapılan NATO Tatbikatına katılmak üzere Ekim 1992 tarihinde, Ege denizine gider. Burada NATO Kararlılık Gösterisi-92 Tatbikatı yapılmaktadır.

Tatbikatta gerçek silah ve mermi kullanılması yasaktır. Tatbikata katılan gemiler yeşil ve kırmızı olmak üzere, iki gruba ayrılırlar. Saratoga uçak gemisi kırmızı guruptan, Muavenet gemimiz ise yeşil gruptandır.

OLAYIN OLUŞUMU

Tatbikat, normal seyrinde sürdürülür ve ana safhası biter. Gemiler için tatbikatın intikal yani üslerine geri dönüş safhası başlar. Akşam saatlerinde gemilerin tümü uyku-dinlenme pozisyonuna girerler.

Tam bu sırada 2 güdümlü mermi Muavenet gemisinde köprü üstüne isabet eder ve burayı havaya uçurur. Köprü, Türkiye Cumhuriyetini temsil etmesi ve bayrak taşıması nedeniyle büyük anlam taşımaktadır. Olayın en tatsız yanlarından birisi bu.

Hemen arkasından ise ikinci bir mermi. Birinci mermi doğrudan köprüye isabet eder. İkinci mermi ise köprünün hemen önünde bulunan ikinci taret ile köprü arasında patlar.

Güdümlü roketlerin ateşlendikten sonra, iki gemi arasındaki uzaklığı en fazla 1 saniyede aldığı düşünüldüğünde Muavenet personelinin herhangi bir koruyucu tedbir alamamıştır.

Geminin beyni durumundaki kaptan köşkünde onarılmayacak derecede hasar oluşur. Geminin kaptanı gemi mürettebatından şehit olan 5 kişi arasındadır. Makine subayı geminin komutasını alır.

Saratoga uçak gemisinden kalkan bir helikopter ile bir kısım Amerikalı Muavenet gemisine gelirler. Gemideki güdümlü mermi parçalarını toplamak isterler. Ancak geminin komutasını alan Makine subayı buna izin vermez ve Amerikalılar gemiden uzaklaştırılırlar.

OLAYIN ARAŞTIRILMASI

Olayın ayrıntıları incelendiğinde gelişimi ortaya çıkar.Saratoga uçak gemisi yeşil konumda bulunan Muavenet gemisine karşı, nedeni bilinmez bir şekilde alarm durumuna geçmiştir. En yüksek alarm durumu emri verilir ama bu emrin kim tarafından ve neden verildiği asla öğrenilemez. Daha sonra yine nedeni bilinmez bir şekilde Amerikan Saratoga uçak gemisinden iki güdümlü “Sea Sparrow” füzesinin atıldığı ve Muavenet gemisinin bu güdümlü mermilerle vurulduğu anlaşılır.

Sea-sparrow tipi güdümlü mermiler aslında hava hedeflerine karşı kullanılmaktadır. Ama yakın mesafede su üstü hedeflere karşı da kullanılmaları mümkündür.

Ancak bu tür güdümlü mermilerin atış kontrol sistemleri gemilerde savaş harekat merkezi denilen yerde bulunur. Yani bu tür bir füzeyi harekete geçirmek için muhtemelen, 15-20 arası düğmeye basmak gerekir. Çoğu zaman ise bu düğmelerin bir kısmı anahtarlı bir kilit mekanizması ile korunur.

Aynı zamanda: bu güdümlü mermilerin ateşlenmesi için güdümü sağlayan atış kontrol radarının belli bir hedefe kilitlenmesi gerekir ki, radar kilitlendiğinde alarm verir ve bu alarmın savaş harekat merkezinde görev yapan Amerikalı personel tarafından duyulmaması imkansızdır. Ama zaten alarm durumu verilmiş fakat emri veren kim ve neden alarm durumu verildiği asla belirlenemedi.

MUAVENET VURULMASINDAN SONRAKİ GELİŞMELER

Muavenet, olaydan sonra köprüsünden hasarlı olmasına rağmen kendi gücü ve iradesiyle Çanakkale Boğazından geçerek Gölcük Donanma Komutanlığı tesislerine ulaşmıştır.

Olayın ortaya çıkması üzerine Amerikan Başkan Yardımcısı Lawrence Eagleburger Washington Büyükelçimiz Nüzhet Kandemir’i arar ve “ Geminizi batırdık, özür dileriz” der.Türkiye geminin vurulmasını protesto eder. Geminin tazmin edilmesini ve gemide yaşamını yitiren insanlarımız için ailelerine tazminat ödenmesi istenir.

Tazminat olarak 8 gemi verileceği söylenir. Ancak aşağıda belirteceğim gibi tazminat olarak verileceği söylenen, 8 hurda gemi için uzun süre kira bedeli ve bilahare satış parası istenir ve alınır.

Muavenet gemisi, onarılamayacak derecede hasar gördüğünden: hurdaya çıkarılır. Bir komisyon kurulur. Bu komisyon tarafından araştırılan olay, kaza denilerek raporlara intikal ettirilir ve dosya kapatılır. Ama daha önce de söylediğim gibi adı geçen güdümlü mermilerin ateşlenmesi için birçok düğmeye aynı anda basılması gerekiyordu ve bu düğmelerin birçoğu, özellikle Amerikan savaş gemilerinde kilit altında bulunduruluyordu. Yani kazara, ateşleme sisteminin dalgın bir Amerikalı askerin elinin çarpması ile ateşlenmesi asla mümkün değildi.

Daha hassas olan bir diğer konu ise bu güdümlü mermilerin Saratoga uçak gemisi tarafından, doğrudan Muavenet gemimize kilitlenmiş olmaları idi. Önce kilitlenmiş ve sonra ateşlenerek gemilerde ait olduğu ülkeyi temsil eden köprü bölümü vurulmuştu. Kaza olması ihtimaline kesinlikle inanmıyorum.

Kurulan komisyonda olayın boyutlarını düzenlemek açısından Amerikalılar tarafından çeşitli durumlar ortaya atılmıştır. Muavenet gemisinin olayda ölen kaptanının: neden o saatte kaptan köprüsünde bulunduğu sorgulanmıştır. Bir geminin kaptanının çok da geç olmayan bir saatte kaptan köprüsünde bulunmasından normal ne olabilir? Bunun yanında Amerikalılar tarafından, gemi kaptanı ile Saratoga gemisi personeli arasında telsiz konuşmaları yapıldığı bildirilmiş olup, bu konuda da herhangi bir net sonuç yoktur.

Ayrıca Amerikalılar olaydan önce, Muavenet gemisinin tüm taretlerinin Saratoga uçak gemisine dönük bulunduğunu söylemişlerdir. Ama elbette bu da yalan. Çünkü ikinci mermi, taret ile köprü arasında patladığında taretin kendisi de hasar görür. Bu hasar tam taretin arkasında oluşur. Bu durumda taretin Saratoga gemisine dönük bulunması mümkün değildir.

Güdümlü mermilerin atıldığı Saratoga gemisi, daha önce bu konuda sabıkalı. Geminin kaptanı Albay James Drager. Saratoga gemisinde, Sea-Sparrow atış kontrol sisteminin başında görevli bulunan personelin kan örneklerinde alkole rastlanılır. Ancak olaya sebebiyet verenler sadece disiplin cezası ile cezalandırılır. Saratoga uçak gemisi ise apar-topar hizmet dışı edilir.

Evet güdümlü mermilerden birincisi kaptan köşkünü vurduğunda bu sırada burada bulunan, gemi komutanı başta olmak üzere 5 Türk denizcisi şehit olur. Şehitlerimizin isimleri:

Gemi komutanı Kurmay Yarbay Levent Kudret Güngör,

Uçaksavar yardımcı subayı Teğmen Alper Tunga Akan,

Tesis Astsubayı Serkan Haktepe,

İkmal Çavuşu Mustafa Kılıç,

Er Recep Atak.


Olayda gemi mürettebatından, 22 kişi de yaralanır. Olayda hayatını kaybeden, gemi komutanı Yb.Kudret Güngör’ün adı destek gemilerinden birine verilir.

Şehit yakınları ve gaziler tarafından Amerikan mahkemelerinde tazminat davaları açılır. Ama bu davalarda bu acılı insanlar, anlaşılmaz şekilde yalnız bırakılırlar. Davalar yaklaşık 7 yıl sürer ve sonuçta şehit yakınları ve gaziler Amerikan ordusu ile baş başa kalırlar. Dava sonunda ise Amerikan Mahkemesi olayın “askeri bir olay değil, siyasi bir olay” olduğuna ve dolayısı ile davaya bakamayacağına karar verir.

Böylece gemimizin, “siyaseten” vurulduğu, Amerikan Mahkemesi tarafından da ifşa edilmiş olur. Ölenlerin ailelerine verileceği söylenen tazminatlar sembolik ödemeler olarak kalır ve hatta bu cüzi bedeller bile Amerikan makamlarınca tam olarak ödenmez.

İşin garibi Muavenet vurulmadan önce Amerika, Türkiye’ye vermek istediği ancak Türkiye’nin kabul etmediği knox sınıfı gemilerden 8 tanesi, içleri boş olarak kiralama yolu ile Türkiye verilir. Ancak bu hurda gemileri, denize tekrar sokabilmek ve içlerini düzenleyebilmek için bir yığın para harcamak gerekir.

Amerikalı uzmanlar bu hurda gemilerin teslimi sonunda yine, askeri üslerimizde arzu ettikleri gibi gezmeye ve hareket etme özgürlüğüne kavuştular. Bu keyfin Almanlar tarafından yaşanmasını engellerler.

Yani ihtiyacımız olmayan, istimle çalışan, bu hantal gemiler zorla bize gönderilir. Ama sadece 5 yıl sonra hurdaya çıkmaya başladılar ve jilet oldular. Bu arada önceleri herhangi bir ücret ödemeden vurulan Muavenet gemimizin karşılığında verildiği düşünülen bu hurda gemilerin yıllık kira bedeli karşılığı verildiği öğrenildi. Hatta bir süre sonra, kira bedeli yeterli gelmemiş olsa gerek, satışları yapıldı. Sonuçta Muavenet gemisinin vurulması karşılığı olarak, Amerikalılar tarafından Türkiye’ye ücretsiz olarak verilmiş, herhangi bir gemi yok. (Düzenlenmiştir)

Kaynak

Şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz...
Oğuzhan Uğur'un bu olay ile ilgili yorumunu dinlemenizi tavsiye ediyorum. Bu olayı bana tekrar hatırlattığı için o güzel insana bir kez daha teşekkür ediyorum. Senin gibi insanlara ihtiyacımız var. Seninde bahsettiğin gibi uyanmamız gerek ama bunun geç olmaması gerekir ki Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi geç kalırsak köle olarak uyanabiliriz belki hiç uyanamayız......

21 Kasım 2017 Salı

Nato Rezaleti !

Nato'nun Norveç'te düzenlediği "Trident-Javelin 2017" tatbikatında, hedef tahtalarında Mustafa Kemal Atatürk'ün kullanıldığı ve cumhurbaşkanının sahte bir hesapla düşman ile işbirliği içerisinde gösterilmesi rezaleti gündeme oturmuş ve bizleri üzüntüye boğmuştur. Bu yapılan terbiyesizliği bir subayın üzerine atarak ve özür dileyerek işten sıyrılmaya çalışan Nato, ne yapmaya çalıştığını bilmeyen birkaç "çocuk" tarafından yönetilen bir kurum olduğunu bizlere kanıtlamış oldu.

1. Dünya Savaşı'nda problemler ve iç karışıklıklarla mücadele eden Türkiye'yi işgal ederek hem yeraltı ve yerüstü kaynaklarından faydalanmak isteyen hem de geçmişte atalarının yaşamış olduğu yenilgilerin öcünü almak isteyen devletler, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk idaresindeki Türk Ordusu'nun bozgununa uğramış, büyük kayıplar, hayal kırıklıkları ve elleri boş bir şekilde evlerine dönmüşlerdi.

Günümüzde bu yaptıkları şerefsizce davranışlarla intikam aldıklarını zanneden birkaç çoluk çocuğun oyuncağı olmayacak kadar Yüce bir lider olan Mustafa Kemal Atatürk'e bu denli çirkin bir hakarette bulunan Nato Kuruluşu'nu kınıyoruz!!!!!.

Yapılan bu terbiyesizliği günyüzüne çıkaran subayımız Ebru Binbaşı'ya teşekkür ediyoruz...

20 Kasım 2017 Pazartesi

Naim Süleymanoğlu

Naim Süleymanoğlu kimdir?

Naim Süleymanoğlu, Bulgaristan Türkü halterci. Bütün otoritelere göre tüm zamanların en iyi haltercisidir. Lakabı, yapıca ufak tefek ancak çok güçlü olması nedeniyle Cep Herkülü'dür.
Doğum tarihi: 23 Ocak 1967, Ahatlı, Bulgaristan
Ölüm tarihi ve yeri: 18 Kasım 2017, Memorial Atasehir Hospital
Boy: 1,47 m
Kilo: 60 kg
Ödüller: Olimpiyat Nişanı, DAHA FAZLA
Olimpiyat madalyası: 1996 Yaz Olimpiyatları'nda halter - Erkekler 64 kg


28 Eylül'den bu yana tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Türk sporunun efsane ismi Naim Süleymanoğlu (50), bugün Edirnekapı Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlandı. Süleymanoğlu için Fatih Camii'nde cenaze töreni düzenlendi. Yunanistan'dan gelip 'Cep herkülü'nün cenazesine katılan ezeli rakibi Leonidis Süleymanoğlu'nun Türk bayrağına sarılı tabutunu öperek ünlü halterciye veda etti. Cenazede İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz, "Onun bir millet sevdalısı olduğuna ve onun bir kahraman olarak bu millete madalyalar kazandırdığına bu ülkeye madalyalar kazandırdığına şahitlik eder misiniz? Biz de şahitlik ediyoruz Allah-u teâla şahitliklerinizi kabul etsin" dedi. Naim Süleymanoğlu’nun kızları Esin ve Sezin, annesi Hatice Süleymanoğlu, kardeşleri Muharrem ve Rahim Süleymanoğlu cenazede taziyeleri kabul etti. Törene katılan Süleymanoğlu'nun ilk antrenörü Enver Türkileri'nin gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Hürriyet Haber
Hoşçakal güzel insan, güle güle geldin buraya, buradan da güle güle git...

18 Kasım 2017 Cumartesi

Sorun Ne?

Merhaba Değerli Okurlar,
Sizlerle paylaşmak istediğim, fikirleriniz almak istediğim istişare edebileceğimiz sorun ve sorunlara değinelim bugün.
Değinmek istediğim konu, yanlış.Evet yanlış. Diyeceksiniz ne yanlışı. Doğru gibi görünen yanlışlar. Bu sorunlardan sadece ülkemizde oluyormuş gibi bahsetmeyeceğim. tüm dünyada var olan sorunları dile getireceğim.
Bir yerden başlamak gerekirse, benim aklımı en çok kurcalayan ve üzen konu, ülkemizde yaşanan taciz tecavüz cinayet ve cinsel istismar. Biraz önce de bahsettiğim gibi bu olaylar sadece ülkemizde değil evet tüm dünyada oluyor ama tüm dünyada oluyor diye bizim ülkemizde de olması gerektiği anlamına gelmez. Zaten alıştık dediğinizi duyar gibiyim. Hayır alışmayın. Böyle ahlaksız olağan dışı şeylere alışmayın. Elimizden ne gelir demeyin. Ne mi gelir? Yakın çevrenizde olan bu olayları yetkili kurumlara bildirebilirsiniz. Daha yüksek mevkilere iletebilirsiniz.  Aman canım kimse ilgilenmez deyip bırakmayın. O ilgilenmezse bu ilgilenir. Halden anlayan, empati kuran, kalbi taşlaşmamış görevini hakkıyla yerine getiren bir memur, bir devlet büyüğü illa ki vardır.

Ülkemizde çokça yaygın olan, bana dokunmayan yılan bin yaşasın fikri insanları uyuşturuyor ve olayın ucu kendine dokunmadıkça sesimizi çıkarmıyoruz. Çıkarmalıyız. Hiçbir şey yapamıyorsanız en azından düşünün, üzülün, kafanızı biraz meşgul edin. Pembe ponçik dizileri bir kenara bırakıp ya ülke bu dizilerdeki gibi tozpembe değil. Ama öyle olması bizim elimizde.

Ramazanda oruç tutmamış aa kafir ölsün öldürelim bunu, sokakta dondurma yemiş cehenneme gitsin vs. vs. Amacım kimseyi yargılamak ya da hakaret etmek değil. Sadece onca büyük sorun varken bunları bir kenara bırakıp, yapılan ahlaksızlıkları engellemek. Biz önce bu pedofiliyi, cinsel istismarı, tecavüzü durduralım, ramazanda oruç tutmayan adamla o zaman otrurur konuşuruz niye oruç tutmadı diye.

Madem dinimize bu kadar bağlıyız, neden Allahü Teala'nın Kuranı Kerim'de yasakladıkları şeyleri yapıyoruz. Cinayet işliyoruz, tecavüz ediyoruz, tabiri caizse el kadar çocuklara taciz tecavüz ediyoruz. Çoğul konuşuyorum çünkü bu hepimizin ayıbı. Bu ahlak eksikliği, bu şerefsizlik nerden geliyor???

Bir yerde problem var demek ki. Peki nedir bu problem? Ahlak eksikliği, eğitim eksikliği. Dine baktığımızda din bize ahlaklı olmayı emrediyor, ahlkalı olmayı insanlara yardım etmeyi kalp kazanmayı emrediyor. Cennete gitmek istiyor herkes ama emredileni yapmıyor kimse. Demek ki sorun dinde değil insanda. O zaman eğitime ağırlık vermeliyiz.
 
Eğitim ailede başlar. Evet ailede başlar. Okulda devam eder. Değerli öğretmenlerimiz sizin çocuğunuza evde verdiğiniz eğitimi inşa ederler kat çıkarlar. Ama siz temel atmadıysanız....
Her şeyden önce eğitim. Başkasını suçlamayı bırakın ve ilk önce kendinizi düzeltin. Ben kötü bir şey yapmıyorum demeyin. Kötü bir düşünce kötü bir eylemin ilk adımıdır. Kötü düşünmemeye çalışın. Önce ülkemizi sonra dünyayı nasıl daha güzel bir yer haline getirebiliriz diye düşünün.
Ülkeyi ben mi kurtarıcam? Aman banane... demeyin. Peki ben neden bu kadar ülkemizdeki olayların üstüne düşüyorum? Ben tabiri caizse bu olayları düşünmekten geceleri gözüme uyku girmiyor. Çünkü yapılan ve meydana gelen olaylar beni çok üzüyor. Çünkü ben ülkemi çok seviyorum. Ve bu cennet vatanımızda böyle olaylar olmasına dayanamıyorum.

Allah istedi oldu, olacağı varmış, o da onun kaderi demeyin!!!!!!.  Böyle kötü olayları Alemlerin Rabbi Aşk'ın kendisi olan Rabbimiz ister mi? Ne istiyorsun ne yapalım diyebilirsiniz. Size kendinizi düzeltin desem suçlama olur ama öyle demek zorundayım. Çünkü ortada bir sorun olduğu zaman kimse üzerine alınmaz ve kendinizi içeriden göremezsiniz. Sessiz kalmayın, boş vermeyin. O olayları yaşayan insanlar sizin yakınınız dostunuz kızınız karınız da olabilir. Evet beyler size biraz daha yükleneceğim çünkü bu hayatta kadın olmak kadar zor birşey yok iken Türkiye'de yaşamak cabası oluyor.Bu yüzden ülkemizdeki kadınları korumamız gerekir. Çünkü onlar da bizim annemiz kız kardeşimiz teyzemiz ablamız kuzenimiz.

Eğer yabancı bir kadını kendi ablanız yerinize koyarsanız inanın herşey hepimiz için daha kolay olur.
Pedofili yapan bireylere sesleniyorum. Onlara birey demek ayıp olur ama sizin tarafınızdan pedofiliye uğrayan o çocuk sizin çocuğunuz olabilir. Tecavüz ettiğiniz o kadınlardan biri sizin ablanız anneniz olabilir. Başınıza gelmesini istemediğiniz şeyleri neden başkasına yapıyorusuz???

Ben bu ülkeyi çok seviyorum, içinde yaşayan herkesi çok seviyorum, bu cennet vatanımız için, biz bu cennet vatanımızda refah ve huzur içinde yaşayalım diye kaç Mehmetçik kaç polis memuru kaç korucu canını gözü kapalı feda etti şehid oldu. Biraz geniş düşünün benim güzel vatanımın güzel insanları biraz empati kurmayı öğrenin. Aileniz size eğitim verememiş olabilir, ahlakı verememiş olabilir. Ama bunların hepsi mantık işidir. Zeka demiyorum mantık. Kafatasınızın içinde bir beyin var. O beyni daha önemli şeyler için kullanın. Doğru olanı düşünün yeter. İşte mantık bu. Doğru olan ne? de ve  kendi kendine doğru olanı yap.

Kutsal kitabımızı bir kez de kendi dilinizde okuyarak sevap kazanmak değil de Rabbimiz bize ne demiş, hayatımıza nasıl yön vermeliyiz bi' açıp okuyalım lütfen. Bu yapılanların bir açıklaması kaçışı yok. Bunu hiçbir din kabul etmez, hiçbir ideoloji kabul etmez. MANTIĞINI, BEYNİNİ kullanan kimse bunu kabul etmez. Ediyorsa zaten beyni yoktur oradan uzaklaşın...

Lafı daha fazla uzatmayayım en iyisi. Bu güzel ülkeyi yeri geldiğinde en önde savunuyoruz. Nasıl bu cennet vatanı kendi evimizmiş gibi savunup koruyorsak içinde yaşayan insanları yani milletimizi de kendi aile bireylerimiz gibi savunalım koruyalım gözetelim yardım edelim.

Okudunuz için teşekkür ederim.
 İyiki varsınız, Güzel Ülkemin Güzel İnsanları :)
Sağlıcakla kalın kendinize iyi bakın Hoşçakalın... :)
Kürşad Fatih Kaputoğlu

17 Kasım 2017 Cuma

Moskova Metrosu (Moscow Metro)



Moskova Metrosu Rusya Federasyonu'nun başkenti Moskova'da bulunan dünyanın en eski ve büyük metrolarından biridir.Josef Stalin tarafından 1931'de inşaası başlatılan Moskova Metrosu, günümüzde büyüklük bakımından New York, Paris veya Londra metroları ile karşılaştırılsa da iç mimari ve dekorasyon bakımından dünyanın en güzel metrosu olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Moskova Metrosu kuşkusuz dünyanın en çok yolcu taşıyan metrosudur. Her biri sanat harikası olarak kabul edilen 182 istasyonda her gün yaklaşık 9.2 milyon kadar kişi yolculuk etmektedir. Moskova Metrosu devlet tarafından işletilmektedir.

Metronun Ağ Haritası

Metronun yapımı, devrin komünist işçileri ve Komsomol denilen gençlik kolları tarafından sürdürülmüştür.
Faaliyete geçiş: 15 Mayıs 1935
Kuruluş tarihi: 15 Mayıs 1935
Sahip: Moskova Hükümeti 

Moskova Metrosu (1935)

Moskova Metrosu nükleer ve biyilojik saldırılarla birlikte zombi saldırılarına karşı da dayanıklı olarak inşa edilmiştir. :)
Ziyaret edilmesi gereken yerler listesine girebilecek müze niteliği taşıyan hoş bir yer...


16 Kasım 2017 Perşembe

Kurt Hiyerarşisi (Wolves Hierarchy)

Kurt Hiyerarşisi;
Alfa, Beta, Omega şeklinde 3 kademeye ayrılan hiyerarşidir.
Alfa: sürünün bir nevi hanedan ailesidir. en iyi eşler, işler, aşlar bu kademeye gelir. göç yerlerini, yollarını vs. bu kademe belirler.
Beta: güdülen tayfadır. alfa ne derse onu yapar. alfa'nın artıklarıyla beslenir, çiftleşir vs.
Omega: sürüye aykırı, anarşistlerdir. ne alfa'ya uyarlar ne de alfa olmaya göz koyarlar. bir nevi fıçı içerisinde yaşayan filozoflara yani kiniklere benzerler, sürüden ayrı yaşarlar. en en son arta kalan yemek vs. ile geçimini sağlarlarsa sağlarlar yoksa açlıktan ölürler.

Kurt Sürüsü Özellikleri;
Önde sürünün en zayıf, hasta üç kurdu gider,
Ardından en tecrübeli beş savaşçı kurt gider,
Ortada on bir dişi kurt koruma düzeninde yürür,
Onların peşini beş deneyimli savaşçı kurt izler,
En arkadan sürüden mesafeli olarak yürüyen ise sürünün lideridir.

14 Kasım 2017 Salı

İttihatçı Bir Kahraman: Enver Paşa



Enver Paşa (tam adı İsmail Enver Bey), Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında etkin olan Osmanlı askeri ve siyasetçisi. 3. Ordu ve Kafkas İslam Ordusu komutanlığı yapmıştır.
Doğum tarihi: 22 Kasım 1881, İstanbul
Ölüm tarihi ve yeri: 4 Ağustos 1922, Buhara Sovyet Halk Cumhuriyeti
Defin tarihi ve yeri: 4 Ağustos 1996, Abide-i Hürriyet, İstanbul
: Emine Naciye Sultan (e. 1914–1922)
Kitaplar: Naciyem Ruhum Efendim, Enver Paşa'nın Trablusgarp günlüğü, Enver Paşa'nın özel mektupları
Torunlar: Osman Mayatepek, Hasan Urgup, Arzu Enver Hanımsultan

İsmail Enver Bey 1881'de devrin başkenti İstanbul'da doğdu. Annesi Ayşe Hanım, babası ise Ahmed Bey idi.

Enver Bey'in İstanbul'da başlayan eğitim hayatı, bir ara babasının tayini sebebiyle Manastır'da geçti. O da o yıllarda bir Osmanlı gencinin parlak gelecek hedefleri arasında olan zabitliği (subaylık) seçmişti. Askeri İdadi ve Rüştiyeyi Manastır'da tamamladıktan sonra İstanbul'a geri dönerek Harbiye'ye girdi.

Enver Bey Manastır'daki görevi sırasında parlak bir ilerleme kaydetti. Bulgar, Rum ve Arnavut çetelerine karşı önemli başarılar kazandı.

1905'te Kolağalığı (Kıdemli Yüzbaşı), 1906'da ise Binbaşılığa terfi etti. Tam da bu yıllarda İttihat ve Terakki'nin temelini oluşturacak çeşitli cemiyet faaliyetlerine katılmaya başladı. 1909 yılı Mart ayının başlarında Berlin'e ateşe yapılması ise, onun Almanlara yakınlığını başlatacak bir dönüm noktasıydı

 İttihat ve Terakki'nin en etkili ismi durumuna gelen Enver Bey hızlıca bir yükseliş gösterdi.

1913 yılı sonlarına doğru Miralay (Albay) ve birkaç ay sonra 1914 yılı başlarında da Mirliva (Tuğgeneral) oldu. Harbiye Nazırlığı makamına gelen Enver Paşa, mart ayında da Naciye Sultan ile evlenerek hanedana damat oldu.

Enver Bey Milli Mücadele devrinde Anadolu'ya geçip Kuva-i Milliye'ye katılmak fikrindeydi.

Bu düşüncesine başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Kuvva-yı Milliye önderleri sıcak bakmadılar. Zira toplumda Enver Paşa üzerine büyük bir tepki mevcuttu. Son faaliyetlerinde Rusya'daki Türk direnişini örgütlemek üzerine çalışan İsmail Enver Bey, 4 Ağustos 1922'de Tacikistan'da Abıderya Köyünde iken ani bir Rus baskınında çıkan çatışma sırasında hayatını kaybetti.

Fransızca ve Almanca'yı iyi bilen Enver Bey, bilhassa anı kitaplarını çok okurdu. Verdiği kararların sonucu başarısızlık getirdiği için kendisine çoğunlukla olumsuzlukla bakılıyorsa da tarihimizde hataların da olduğunu unutmamak ve bu yanlışlardan daima ders çıkartmak gerekmektedir.

13 Kasım 2017 Pazartesi

Vallhalla: Bir Viking Efsanesi

VALHALLA

Çoğu Tarihi İskandinav ve savaş filmlerinde duymuşuzdur;
"See You In Valhalla!..."Valhalla'da Görüşürüz...
Peki nedir, neresidir bu Valhalla!
 
Valhalla, İskandinav mitolojisinde ölen savaşçıların, Tanrı Odin’in de evi olan Asgard’da gideceği görkemli salondur. Tabii öyle sadece bir salon değil, tanrılar ile birlikte yemek yedikleri, içtikleri, eğlenecekleri ve ebedi zaferlerini kutlayacakları yer.

Valhalla (eski İskandinav mitolojisinde Valhöll) Asgard’da yer alıyor. Asgard’da 540 adet kapı bulunuyor ve bu kapılar o kadar geniş ki 800 savaşçı yan yana geçebiliyor. Valhalla’nın çatısı altın kalkanlarla kaplı ve duvarları tahta mızraklar ile kaplanmış. Viking savaşçıları savaşta öldüklerinde yarısı Valhalla’ya geliyor, diğer yarısı ise tanrıça Freya’ya veriliyor; ve tabiki ilk seçim hakkı Freya’ya ait.

Valhalla’ya gelen her savaşçı her sabah silahlarını alıp, kalkanlarını kuşanıp, Asgard’da savaşıyor. Kolu, bacağı kopsa veya ölse hiç önemli değil çünkü her gece yemek saati geldiğinde Valhalla’da hep birlikte toplanıp, tekrar eski hallerine dönüyorlar.

Yemek derken; Saehrimnir (dev domuz) sihirli bir domuz, aşçı Andhrimnir tarafından kesilerek veriliyor ve kestiği yer tekrardan büyüyor. Yani sınırsız bir yemekten bahsediyoruz. Bir de Heidrun adında bir keçi var, Valhalla’nın çatısında duruyor ve hayat ağacının (tree of life — Yggdrasil) dallarından yiyor. Kendisi beslenirken memelerinden büyük bir küvete içki akıyor, bu sayede Valhalla’daki herkes sarhoş olabiliyor.

Ve tabii Valhalla ile ilgili masallardan biri;
Tyr, savaş tanrısı, uzun zaman boyunca Valhalla’daki tahtından cesur savaşçıları izliyor ve diyor ki bu savaşçıları bir yerde toplayıp birbirleri ile kavga etmelerini isteyeyim. Bu kavgayı kim kazanırsa da ona tanrıların kendisinden bir hediye vereceğimi söyleyeyim. Bu hediye Valhalla’nın en iyi demircisi tarafından dövülmüş bir kemer olsun ve bu kemere sahip olan savaşçı öldüğünde direk Valhalla’ya benim masamda Odin ile birlikte oturup, öldükten sonraki hayatını onurlandırsın.

Kendisi Valhalla’dan çıkamadığı için bu görevi bir ölümlüye verir, ölümlü tüm savaşçıları bir arenada toplar ve burada kavgaya dövüşürler. Son canlı kalan savaşçıya kadar dövüşmeleri istenir. Büyük beklentileri olan savaşçılar ise atalarını onurlandırmak için ebediyete kadar süren bir savaşa girerler.

Daha sonrasında bu inanış, en fazla savaş kazanan, en büyük savaşçı şekline dönüşür ve öldükten sonraki hayatlarını, tanrılar ile aynı sofrada oturarak onurlandırmak isteyen savaşçıların, barbarlık hikayelerine bırakır.O zaman "See You In Valhalla !..." :):):)




12 Kasım 2017 Pazar

Yabancı Film Önerisi: Paristen Sevgilerle

Orijinal ismi "From Paris With Love" olan Paristen Sevgilerle filmi 2010 yapımı aksiyon türünde sinema filmidir. Jonathan Rhys Meyers ve Pierre Morel tarafından ortak yönetmenliği yapılan, başrolünde John Travolta'nın yer aldığı filmin senaryosu, Luc Besson ve Adi Hasak tarafından yazılmıştır.
Yayın tarihi: 4 Şubat 2010 
Yönetmen: Pierre Morel
Film müziğinin bestecisi: David Buckley
Öykü: Luc Besson
Diller: İngilizce, Fransızca, Almanca, Mandarin, Standart Çince

Filmin Fragmanı;

2010 yapımı olması sizi şaşırtmasın aksiyon türünün hatrı sayılabilecek filmlerinden diyebiliriz. Filmi en kısa sürede izlemeniz dileğiyle esen kalın :)...

9 Kasım 2017 Perşembe

10 Kasım 193∞

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk Başkomutan Başöğretmen Yüce Lider 10 Kasım 1938 günü saat 09:05 de Dolmabahçe Sarayı'nda bedensel olarak aramızdan ayrılmıştır. Bedensel olarak diyorum çünkü Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk sadece bir bedenden ibaret değildir. O bir düşüncedir, yaşam tarzıdır, ahlaktır. Mustafa Kemal Atatürk ölmez. Hepimiz Onun kurduğu Cumhuriyetin koruyucuları , gelecek nesillere aktaracak olanlarız. Saygı ve Özlemle anıyoruz, arıyoruz...

8 Kasım 2017 Çarşamba

Tarihte Bugün

Tarih Dosyası

Selanik Kaybedildi  (1912)
Balkan savaşları sırasında Makedonya’yı kaybeden Osmanlı Devleti, 8 Kasım 1912 günü Selanik’i de Yunan kuvvetlerine terk etmek zorunda kaldı. Selanik ilk olarak 1392’de Yıldırım Bayezit tarafından alınmıştı. Fetret devrinde bir ara elden çıkan Selanik II. Murat zamanında tam olarak hakimiyet altına alınmıştı. Selanik Osmanlı Devletinin Balkanlardaki en önemli şehirlerinden birisiydi. Selanik etnik ve dini kökenleri farklı insanların oluşturduğu zengin bir kültürel yapıya sahipti. Selanik şehri Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya açılan en önemli kapısıydı. Kültürel çeşitliliğin yanında siyasi olarak ta oldukça hareketliydi.

Karadağ ile Protokol İmzalandı (1858)
Karadağ Prensi bağımsızlık verilmesini istedi. Karadağ’ın bu isteğinin kabul edilmesi tüm Balkanların kaybına yol açabileceğini iyi bilen Osmanlı Devleti Karadağ üzerine ordu sevk etti. Büyük devletler hemen müdahaleci oldular ve Karadağ’ı ezdirmediler. İstanbul’da toplanan uluslar arası konferans da savaştan önceki durum esas alınarak 8 Kasım 1858’de bir protokol imzalandı.

Çanakkale Boğazı Boşaltılmaya Başlandı (1918)
Mondros Ateşkes Antlaşması uyarınca itilaf devletlerine teslim edilecek olan Çanakkale Boğazı savunmasında görevli asker ve subaylar 8 Kasım 1918’de bölgeden tahliye edilmeye başladı. İlk gün Gülnihal vapuru ile 1500 civarında asker ve 50 civarında da subay İstanbul’a taşındı.

ABD Kuvvetleri Kuzey Afrika Kıyılarına Çıktı (1942)
Almanya’nın İspanya üzerinden herhangi bir harekat yapmasını engellemek isteyen ABD kuvvetleri General Eisenhover komutasında  8 Kasım 1942’den itibaren Fas’ın Atlantik kıyılarına ve Cezayir kıyılarına çıkmaya başladı.

Berlin’de Irkçılık Protesto Edildi (1992)
Almanya’nın başkenti Berlin’de 8 Kasım 1992’de yaklaşık üç yüz elli bin kişinin katıldığı ırkçı şiddete karşı protesto mitingi yapıldı.

GÜNÜN DİĞER ÖNEMLİ OLAYLARI
1793- Louvre, Paris’te müze olarak açıldı. Louvre, 13. yüzyılın başlarında bir kale olarak inşa edilmişti.
1923- Adolf Schicklgruber (Hitler), Münih’te ilk çıkışını yaptı. Bu başarısız çıkışın ardından tutuklandı ve hapiste ‘’Kavgam’’ı yazdı.
1982- Halkoyuna sunulan Anayasa’nın yüzde 91,3 oyla kabul edildiği açıklandı.
1992- Berlin’de 350 bin kişi, ırkçı şiddete karşı gösteri yaptı.
1996 - İçişleri bakanı Mehmet Ağar istifa etti. Ağar Susurluk kazası bağlantılı "çete" iddialarıyla suçlanmıştı. Yerine, Meral Akşener içişleri bakanı oldu.
2000 - Katılım Ortaklığı Belgesi açıklandı. Bu belge Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinde atması gereken adımları belirliyor.
2000 - ABD'de Demokrat aday Al Gore ve Cumhuriyetçi aday George W. Bush'un oyları başa baş çıktı. Oyların tekrar tekrar sayımı sonrası oğul Bush başkan oldu.
2009 - El Salvador'da sel 124 kişinin ölümüne yol açtı, 60 kişi kayboldu

Yabancı Film Önerisi: Flatliners (Çizgi Ötesi)



Flatliners yani Çizgi Ötesi,. Her şey 5 bilim öğrencisinin öldükten sonra ne olduğunu merak etmesi  ve bunun üzerine deneyler yapmasıyla başlıyor. Başrollerini Ellen Page, Nina Dobrev ve Diego Luna'nın paylaştığı 2017 yapımı film Bilim-Kurgu ve Gerilim kategorisinde izleyiciyle buluşuyor. 1, 2, 4 ve 5 dakika gibi kısa süreli periyotlarla kalplerini durdurarak ölümden sonra ne olduğunu görmek isteyen öğrenciler, bu deneylerin yan etkisi olarak yaşama geri döndüklerinde onları öldürmek için gelen tehlikelerden habersizdirler. 

Filmde Ellen Page Courtney karakterini canlandırıyor.

Yayın tarihi: 28 Eylül 2017 (Hollanda)
Yönetmen: Niels Arden Oplev
Film müziğinin bestecisi: Nathan Barr
Bilet gişesi: 30,1 milyon USD
Yapım şirketleri: Columbia Pictures, Further Films, Cross Creek Pictures
IMDB: 5/10

Filmin ilk Türkçe fragmanı;

En kısa zamanda izlemeniz dileğiyle esen kalın :)...

7 Kasım 2017 Salı

Yabancı Film Önerisi: Barry Seal


Barry Seal, Tom Cruise'in başrolünde olduğu gerçek bir kaçakçılık hikayesine dayanan 2017 yapımı Doug Liman yönetmenliğindeki filmdir.Geçmişi Olmayan Adam ve Bay ve Bayan Smith'in yönetmeninden.
 Barry Seal'i tanıyalım;


Doğum tarihi: 16 Temmuz 1939, Baton Rouge, Louisiana, ABD
Ölüm tarihi ve yeri: 19 Şubat 1986, Baton Rouge, Louisiana, ABD
Ölüm nedeni: silahla vurulma
: Lynn Ross (e. 1971–1972), Barbara Dodson (e. 1963–1971)
Çocuklar: Aaron Seal, Dean Berriman Seal, Adler Seal, Lisa Seal Frigon, Christina Seal
Barry Seal Amerikan Havayolu Şirketi'nde pilot idi. Daha sonra Seal Medellin Kartel'i için uyuşturucu kaçakçılığı yapmaya başladı. Daha sonra Seal, Amerikan Uyuşturucu Mücadele Dairesi adına muhbirlik yapmaya başladı. Birçok uyuşturucu operasyonunda daireye yardım etti ve ifadesine başvuruldu. 1986 yılında Pablo Escobar tarafından tutulan iki kiralık katil tarafından Louisiana'da silahla vurularak öldürüldü. 

Tom Cruise filmde Barry Seal'i canlandırmaktadır.

Yayın tarihi: 25 Ağustos 2017 
Yönetmen: Doug Liman
Sinematografi: César Charlone
Bilet gişesi: 129,1 milyon USD
IMDB: 7,7/10

Barry Seal'in hayatını konu alan filmin ilk fragmanı;

En kısa zamanda izlemeniz dileğiyle esen kalın :)...

6 Kasım 2017 Pazartesi

Etkinlik Önerisi: 8. Antalya Konyaaltı Kitap Fuarı


8. Antalya Konyaaltı Kitap Fuarı 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde Konyaaltı Belediyesi’nin yeni inşa ettiği Kongre ve Fuar Merkezi’nde açılıyor.
“Okumak lazım!” sloganıyla ilki gerçekleştirilen Antalya Konyaaltı Kitap Fuarı, bu yıl Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseridir” sözüyle sekizinci kez kapılarını açıyor. Her yıl onlarca yazar, siyasi ve düşünce insanının severleriyle buluştuğu Antalya Konyaaltı Kitap Fuarı, Konyaaltı Belediyesi tarafından bu yıl inşa edilen ve 3 bin 500 kişi kapasitesiyle Antalya’nın en büyüğü olan Kongre ve Fuar Merkezi’nde açılıyor. Fuar tüm halkımıza ücretsiz olacaktır.

Başkan Muhittin Böcek, “Her yıl olduğu gibi bu yılda her görüşten yazar, siyasi ve düşünce insanını sevdikleriyle tek çatı altında buluşturuyoruz. Bu yıl Yılmaz Özdil, İsmail Saymaz, Ataol Behramoğlu, Banu Avar, Hanefi Avcı, Ali Türkşen, Mavisel Yener, Ayşe Kulin, İrfan Değirmenci, Engin Alan, Sinan Meydan, Ersan Şen, Doğu Perinçek, Gürsel Tekin, Barış Yarkadaş, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay ve Ahmet Yavuz gibi bir birinden değerli 130 yazar, imza günleri ve söyleşilerle 8. Antalya Konyaaltı Kitap Fuarı’nda yerini alacak” diye konuştu.
Fuarın;
Başlama Tarihi: 24 Kasım 2017
Bitiş Tarihi: 03 Aralık 2017
Saat: 09:30 - 18:00
Konum: Cam Piramit Sabancı Kongre ve Fuar Merkezi, Antalya

5 Kasım 2017 Pazar

Youtube Kanal Önerisi: Stolk


Youtube'de İbrahim Selim'in sunuculuğunu yaptığı Stolk'dan bahsedeceğiz bugün. İbrahim Selim ve Stolk ekibi, güncel olaylar, geçmişte ya da şu an güncel olan bir çok konuyu işlemektedirler. Kanalı izleyiciye sevdiren yanı ise, İbrahim Selim'in gayet samimi ve kibar bir üslup takınması. Her yaşa hitap eden üslubuyla beraber insanların söyleyemediği ya da söylenmesi gereken şeyleri dobra dobra açıklıyor. Biraz sıradan olacak ama hem güldürüp hem düşündürüyor gerçekten ve sizi sadece izleyici değil söylediği şeylere hemfikir olmaya desteklemeye sürüklüyor. 
Peki onlara göre nedir Stolk?
"Dünyanın bir ucundaki haber, şimdi dilinizin ucunda. 
Stolklanmaya hazır olun. 🎥
 Stolk ile Türkiye ve dünya gündemini takip edin. 
İlginç haberleri izleyin ve çeşitli gösterilerle neşeli kalın.
 Stolk videoları ile hem olayların komik tarafını görebilir, 
hem de fenomenler ve milletler hakkında bilgi edinebilirsiniz. 

Komedi ya da eğlence insanı kurtarmaz, ancak hayatta kalmasına yardım eder."
Kendilerine buradan çok teşekkür ediyor ve kanalı ziyaret etmek istersiniz diye;

Esen Kalın, Hoşçakalın :)...

4 Kasım 2017 Cumartesi

W: Double U yada Double V


Evet arkadaşlar uzun zamandır kafamı kurcalayan bir durumu sizlerle paylaşacağım. İngilizcede W harfini hepimiz biliyoruz. Okunuşu dabulyu (Double U). Peki yazarken neden iki v (VV) ile yazıldığını hiç merak ettiniz mi? Ben ettim ve sizler için araştırdım :). 
İngilizce alfabesi Romalılara ait olan Latin alfabesini kullanmaktadır. 
Old English yani eski İngilizce diye tabir edilen eski dönem İngiliz Dili döneminde W harfi için uygun seslendirme bulunmamaktaydı. 7. yüzyılda "w" harfi "uu" olarak yazılmaktaydı. Daha sonraları Runic alfabesi denilen alfabede bulunan "wynn" karakteri "w" için kullanılmaya başlandı. Avrupalılar İngiltere'nin Normanlar tarafından fethine kadar "uu" harflerini "w" yerine kullanmaktaydı. 
(28 Eylül 1066 yılında İngilterenin Normadiya Dükü William tarafından İngiltereyi işgal etmesiyle başlar. William 14 Ekim 1066 tarihinde yapılan Hasting Muharebesini kazanınca I. William olarak başa geçer.)
Eski Dönem yazarları bazen "w" için "vv" karakterlerini kullanmaktaydı. Günümüz Modern İngilizce Dönemine gelene kadar vv, uu gibi yazımların sonunda W halini alıyor bu arkadaş.



Yorum yapmayı unutmayın. Teşekkürler :)...

Video Oyunu: Call Of Duty WWII



Arkadaşlar Call Of Duty serisinin 3 Kasım'da yayınlamış olduğu WWII yani ikinci dünya savaşı satışa sunuldu. Call Of Duty serisini takip eden oynayan arkadaşlar Call Of Duty 2 de de 2. Dünya Savaşı anlatılıyordu diyebilir. Ama Call Of Duty 2 den farklı olarak grafikleri iyiliştirilmiş olarak karşımıza çıkıyor oyun. 
Peki bu nereden çıktı? Battlefield serisi geçtiğimiz aylarda Battlefield 1 olarak grafikleri yüksek mükemmel bir oyun çıkarmıştı. Call Of Duty serisi WWII den önce Infinite Warfare, Black Ops 2 gibi oyunlarda senaryo ve oynayıştan çok daha teknolojik robotlar uzay mekiği vs. ama Battlefield oyuncuların giderek teknolojik değil de eski savaş senaryolarının daha yüksek kalite ile oynanılması gerektiğini ortaya koyunca oyun firmaları da çareyi böyle bir yöntemde buldu. 

Bu iki oyunu karşılaştırmak biraz saçma olur. Neden derseniz ilk oyunlarında olduğu gibi yine son çıkan oyunlarında da Call of Duty ve Battlefield, senaryo ve oynanış olarak kendi sahalarında kalitelerini gösteriyorlar. Lafı fazla uzatmadan oyuna kısaca göz atalım;

Oyunun Sistem gereksinimleri;

Minimum:

İşletim Sistemi: Windows 7 64-Bit ve üzeri
İşlemci: Intel Core i3 3225 3.3 GHz veya AMD Ryzen 5 1400
RAM: 8GB RAM
HDD: 90GB HD boş alan
Ekran Kartı: Nvidia GeForce GTX 660 @ 2 GB / GTX 1050 veya ATI Radeon HD 7850 @ 2GB / AMD RX 550
DirectX: Version 11.0 

Önerilen:

İşletim Sistemi: Windows 7 64-Bit ve üzeri
İşlemci: Intel Core i5-2400 veya AMD Ryzen R5 1600X
RAM: 12GB RAM
HDD: 90GB HD boş alan
Ekran Kartı: Nvidia GeForce GTX 970 / GTX 1060 @ 6GB veya AMD Radeon R9 390 / AMD RX 580
DirectX: Version 11.0 





Oyun Fragmanı:

Umarız oyun beklentileri karşılar, ki Call Of Duty sevenlerin bir özelliği de oyunun grafiklerini çok da kafalarına takmamaları çünkü senaryo ve karakterler ile Call Of Duty gönlümüzde çoktan yer etmiş durumda.(R.I.P. Cpt. Mactavish and Ghost). Esen Kalın :)...

Etiketler

antik roma (5) antik (4) roma (4) savaşı (4) zihinler (4) agarta (3) atlantis (3) avrupa (3) cumhuriyet (3) dünya (3) evrim (3) günü (3) kiralık (3) mu (3) polonya (3) sparta (3) şambala (3) agarta ve şambala (2) birinci dünya savaşı (2) doktor (2) fransa (2) fuarı (2) havari (2) ingiliz (2) isa (2) kitap (2) krakow (2) latince (2) mart (2) mitoloji (2) modern (2) nato (2) nazi (2) of (2) osmanlı (2) poland (2) saint (2) seal (2) simülasyon teorisi (2) spartan (2) tanrı (2) the (2) ww2 (2) çanakkale (2) 1 (1) 10 kasım (1) 12 mart (1) 17 march (1) 17 mart (1) 18 (1) 1807 (1) 1846 (1) 1915 (1) 1916 (1) 1923 (1) 1926 (1) 1950 (1) 1953 (1) 1963 (1) 1972 (1) 1984 (1) 1992 (1) 2 (1) 2002 (1) 24 kasım (1) 29ekim (1) 3 (1) 3 aralık (1) 4 (1) 451 (1) 4temmuz (1) 8 (1) Classical (1) E.T. (1) Erich von Däniken (1) Generalfeldmarschall (1) Schindler (1) Simo (1) Termopylae (1) Vivaldi (1) WWII (1) adası (1) afrika (1) akciğerli (1) akhilleus (1) akif (1) aldous huxley (1) alien (1) alman (1) amerikan (1) annunaki (1) antalya (1) antik mısır (1) arabaları (1) arap (1) arditi (1) ars longa (1) astronot (1) atahualpa (1) atatürk (1) atlı (1) attack (1) ayaklanma (1) ayla (1) azerbaycan (1) aziz (1) balık (1) baron (1) barry (1) barry seal (1) barselona (1) bartholomew (1) bayramı (1) başkentleri (1) benim (1) beren saat (1) bilinmeyen bir kadının mektubu (1) birinci (1) birleşmiş milletler (1) biyoloji (1) bizans (1) black (1) black friday (1) blizkrieg (1) bluetooth (1) bozkurt (1) bugün (1) böcek (1) cajamarca (1) call (1) call of duty (1) camridge analytica (1) can yayınları (1) canavar (1) canlı yayın (1) castle (1) casus (1) cemmat (1) cepherkülü (1) cesur yeni dünya (1) cicero (1) circus (1) color festival (1) cuma (1) dalga (1) dava (1) davinci (1) dead (1) death (1) demir (1) demir maskeli adam (1) demirağ (1) denizli (1) devrim (1) deyişler (1) die (1) diego velazquez (1) distopya (1) doktrini (1) dolar.thaler.usd.uranyum (1) doodle (1) double u (1) double v (1) doğal seçilim (1) doğu roma (1) dragon roll (1) duolingo (1) duty (1) dönüşüm (1) dünya kupası (1) dünyam (1) düzen (1) earth (1) ebulfez (1) edvard munch (1) elmas (1) elçibey (1) engelsiz (1) english (1) enver paşa (1) erdal beşikçioğlu (1) ermenistan (1) ersoy (1) erwin (1) evrim ağacı (1) extraterrestrial (1) fabrikası (1) facebook (1) fahrenheit (1) fahrenheit 451 (1) fermi (1) fermi paradoksu (1) festivali (1) fetih (1) filistin (1) flatliners (1) fortress (1) fransız (1) fransız devrimi (1) franz kafka (1) friday (1) gaga (1) gemi (1) genetik (1) george orwell (1) germany (1) gombe (1) google (1) great (1) göbeklitepe (1) han (1) harbi (1) hawking (1) hayha (1) hazreti isa (1) hikayesi (1) hipodrom (1) hippodrome (1) hiyerarşi (1) hocalı (1) hürkuş (1) ibrahim esen (1) idam (1) ihtilal (1) ihtilali kebir (1) ikigai (1) ikinci dünya savaşı (1) ilaç (1) ilber (1) ilber ortaylı (1) ilk (1) ilyas bazna (1) imparatorluğu (1) ingilizce (1) inka (1) iskandinav (1) island (1) ismail enver bey (1) ispanya (1) ispanyol (1) israil (1) istiklal (1) isyanı (1) italian (1) italyan (1) ittihat ve terakki (1) izmir (1) jane goodall (1) japonların (1) joseph (1) judas (1) kabile (1) kadın (1) kadınlar (1) kahama (1) kalende (1) kalesi (1) kanlı (1) kanlı noel (1) kara (1) kara veba (1) kara ölüm (1) karbon (1) kardaşev (1) kardaşev ölçeği (1) kartel (1) kasakela (1) katliam (1) katliamı (1) kaza (1) kemal (1) kiraliık (1) kiralık zihinler 1 (1) kiralık zihinler 2 (1) kiralık zihinler 3 (1) kiralık zihinler 4 (1) kitap fuarı (1) konyaaltı (1) kore (1) kral (1) kraliçe (1) kurs (1) kurt (1) kurtlar (1) kuruluş (1) kültür başkenti (1) kütüphaneci (1) kıbrıs (1) kızların suskunluğu (1) kızıl (1) labe (1) lakedaimon (1) lambda (1) las meninas (1) lave (1) leonidas (1) list (1) listesi (1) lomza (1) lotus (1) luger (1) lupercalia (1) lupercalia festivali (1) mahkeme (1) marşı (1) maskeli (1) maximus (1) maya (1) medeniyet (1) mehmet (1) memento (1) men (1) metro (1) metrosu (1) milli takım (1) modern seçilim (1) molon (1) mori (1) moscow (1) moskova (1) muavenet (1) music (1) mustafa (1) mutlu (1) mühendisliği (1) münih (1) naim süleymanoğlu (1) ne (1) nedimeler (1) neuschwanstein (1) ninja (1) noel (1) norveç (1) norway (1) nur yerlitaş (1) nuri (1) olayı (1) olimpiyat (1) ortaylı (1) ortaçağ (1) oskar (1) osowiec (1) panzer (1) parabellum (1) paradoks (1) paradox (1) paris (1) paristen sevgilerle (1) pat barker (1) patrick (1) pers (1) pizarro (1) podcast (1) red (1) red alert 2 (1) remus (1) ressam (1) romalı askerler (1) rommel (1) romulus (1) ronald reagen (1) rose (1) rose adası (1) rose island (1) rus (1) saint patrick (1) saldırısı (1) samurai (1) samuray (1) sara is missing (1) savaşçı (1) saygı (1) science (1) selanik (1) sevgi (1) sevgilerle (1) sevgililer günü (1) seçilim (1) simulacra (1) sirius (1) sirius a (1) sirius b (1) sirius yıldızı (1) skalası (1) society (1) soldier (1) sorun (1) sosyoloji (1) sovyetler (1) soyqırımı (1) soğuk savaş (1) space (1) spirituelism (1) sscb (1) st (1) st patrick (1) stalin (1) stefan zweig (1) stephen (1) stolk (1) sushi (1) suşi (1) sümer (1) sürü (1) sırrı (1) tahsin (1) tank (1) tanrıların (1) tanrıça (1) tanzanya (1) tarih (1) tarih dosyası (1) tarihi (1) tecavüz (1) teknoloji (1) termofil (1) terör (1) thy (1) tilkisi (1) timur (1) tinycards (1) tip 1 (1) tip 2 (1) tip 3 (1) tip 4 (1) tip 5 (1) tip a (1) tip omega (1) treni (1) trident-javelin 2017 (1) troya (1) turist (1) türkiye (1) tıp (1) ulusal park (1) ussr (1) uygarlık (1) uyuşturucu (1) uzaylı (1) uçak (1) uğur yücel (1) v (1) valhalla (1) veba (1) veba doktoru (1) vecihi (1) viking (1) violence (1) violence and society (1) vita brevis (1) w (1) warrior (1) wave (1) welle (1) white (1) wolf (1) wolves (1) ww1 (1) xocalı (1) yahuda (1) yazıcı (1) yaşam (1) yehuda (1) youtube (1) yurdu (1) yüzyıl (1) yıldız (1) yıldız savaşları (1) yıldız savaşları projesi (1) zaferi (1) zırhlı (1) çizgi (1) çizgi ötesi (1) çiçero (1) çöl (1) çığlık (1) ölçeği (1) öpücüğü (1) ötesi (1) öğretmenler günü (1) ümraniye (1) ütopya (1) şehirleşme (1) şempanze (1)