Genetik Mühendisliği İnsan Ömrünü Kısaltır mı Uzatır mı?
Herkese merhaba, bugün üzerinde tartışacağımız konu genetik mühendisliği insan ömrünü uzatır mı yoksa kısaltır mı?. Milenyum çağından sonra artık teknoloji ve haliyle sağlık teknolojisi de mucize denilebilecek düzeyde büyümeye başladı. Artık teknolojik gelişmeler eski zamanlarda olduğu gibi 100 (yüz) yıl ya da 50 (elli) yıllık değil 2010 (iki bin on) yılından sonra yılda bir gelişmeye başladı. Hatta bazı alandaki gelişmeler artık bir yıl içinde iki kez hatta üç kez olmaya başladı. Yani 6 (altı) ay önce gördüğünüz bir teknoloji AR-GE çalışmaları ile yeniden geliştirildiği zaman artık o 6 (altı) ay önceki gelişme eskimiş ve popülerliğini yitirmiş oldu. Fakat konumuz bu değil şimdilik. İnsan biyolojisini de etkileyen teknolojik gelişmeler ile insan sağlığına müdahale edilen bu dönemde pozitif yönde olduğu söylenen gelişmeler insan sağlığını uzatıyor mu yoksa kısaltıyor mu? Her konuda olduğu gibi bu konunun da ucu evrim ve sosyolojiye dayanıyor.
Birkaç 1000 (bin) yıl öncesine kadar avcı toplayıcı olan insanoğlunun ortalama yaşam süresi 25 (yirmi beş) - 30 (otuz) yıl arasında idi. Bunun nedenleri arasında tedavi edilemeyen hastalıklar, vahşi hayvanlar, açlık, savaşlar hatta basit yaralanmalardı. İnsanoğlu tarımla tanıştıktan sonra yerleşik hayata geçti ve şehirler kurmaya başladı. Eski avcı toplayıcı zamanlarda olduğu gibi yemek için her gün kilometrelerce yol gitmek, vahşi hayvanlar ile rekabet etmek, bilmediği alanlarda yaşamaya zorlanmak zorunda kalmadı ve rahata alışmaya başladı. Bu durum ilk başta sosyal ve biyolojik olarak atalarımıza kolaylık sağladı. Fakat bir süre sonra sürekli aynı yerde yaşadıklarından dolayı bazı hastalıklar ve sosyal yaşamın (birlikte yaşamanın) getirdiği sorunlar ile tanışmaya başladılar. Bunlardab bazıları veba, kara veba, hıyarcıklı veba, sıtma, sarı humma gibi hastalıklardı. Bu hastalıkların başlıca nedenleri fareler ve sivrisinekler idi. Tarla ve bahçelerden hasat edilen tahıllar ve diğer besin maddeleri yaklaşan kış ve zor günler için ambar, depo ve silolarda saklanmaya başladı ve bu durum çevredeki fare, sivrisinek (bazen de vahşi hayvanların) yerleşim bölgesine gelmesine neden oldu. Gezgin yaşamdaki hastalıklardan yerleşik yaşamdaki hastalıkla tanışan insanoğlunu yeni maceralar bekliyordu.
Bu hastalıklar artık önü kesilemez boyutlara ve başka tehlikelere yol açtığı için insanoğlunun bir başka mucize keşfi olan sağlık ortaya çıktı. Bu sağlık kavramı avcı toplayıcı bireylerde yalnızca yaralanan bir bölgenin temizlenmesi, sarılması ya da bazı kırıkkların tedavisinden ibaretti. Fakat bu şehirde sağlık ve tedavi anlayışı bitkilerden ilaç yapma, cesetleri inceleme (otopsinin temelleri), birlikte yaşamaktan kaynaklanan psikolojik sorunları tedavi etmeye yönelik ilk adımlar atılmış oldu. Yemek bulmak için endişesi olmayan hekim ve psikologlar (psikolog tabiri o zaman için çok erken olsa da) hastalıkları araştırmaya ve tedaviler düşünmeye başladılar. Ortalama insan ömrü 25 (yirmi beş) - 30 (otuz) yıldan 50 (elli) - 60 (altmış) yıllara çıkmış oldu (rakamlar tahminidir). Bir süre daha rahat ve uzun yaşayan insanoğlu milenyum çağına geldiğinde insan ömrü 100 (yüz) yıla kadar fırladı. Fakat bundan sonra ilaç ve besin takviyeleri ile hastalıklardan korunan insanoğlunun bağışıklığı giderek zayıflamaya başladı. Eski atalarına bulaşsa onları 1 (bir) gün bile hasta etmeyecek hastalıklar onları öldürmeye başladı. İnsanı daha sağlıklı ve güçlü yapmak için tıp bilimi birşey ile tanıştı: Genetik Mühendislik!
Peki genetik mühendislik ve ilaç bilimi bizi hastalıklardan korumak için her geçen gün yeni ilaçlar, tedaviler ve yöntemler araştırırken biz taraftan da insanın doğaya karşı bağışıklığını düşürüyor olabilir mi? Biraz uzattığım için beni bağışlayın konuyu toparlayalım. Benim şahsi görüşüm evet. Yani günümüzdeki ilaçlar ve tedavi yöntemleri insanların ömrünü kısa bir ölçüde uzatıyor ya da daha sağlıklı bir hale getiriyor gibi görünse de insanoğlu şehirleşme ve teknoloji ile daha hareketsiz bir yaşama doğru gidiyor ve hayatın yapıtaşı harekettir. Hareket olmaz ise ne sağlık olur ne de kaliteli bir yaşam (Dikkat ettiyseniz uzun demedim çünkü biyolojik olarak uzun yaşamak mümkün fakat bu yaşamın kalitesi ne derecede olur bilemem). Bu yazının tüm hakları şahsıma aittir. Herhangi bir kişi ya da kuruma ithaf ya da itham yapılmamakta olup şahsi araştırma ve fikirler ile sabittir. Herhangi bir düzeltme, fikir verme ya da soru için mail atabilir ya da anasayfada yer alan iletşim formunu doldurabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkür ederim, Bilimle Kalın ! Hoşçakalın, saygılarımla...
mail adresim: kaputoluf@gmail.com
👍🏻
YanıtlaSil:D
Sil