.... Martin'in vücuduna yapılan depoya adrenokortikotropik hormonu nasıl aktarılacaktı daha doğrusu mahkumun kontrollü olarak bu hormonu salgılaması nasıl sağlanacaktı ? Profesör, mahkuma çok üzüldüğü ya da çok korktuğu örneğin öleceğini düşündüğü bir olay yaşayıp yaşamadığını sordu. Mahkum, polislerin onu yakalamadan hemen önce ayağından vurulduğunu, ve o sırada öleceğini sandığını söyledi. Profesör mahkuma olayı daha ayrıntılı olarak anlatmasını istedi. Ve Fred'e mahkumun vücudunda bulunan karaciğerinin hemen üstünde bulunan beze takılı şırınganın kapağını açması için eliyle işaret etti. Mahkum, olayı en baştan anlatmaya başladı.
İlk mahkumdan alınan adrenokortikotropik miktarı yalnızca 0.5 ml idi. Bu miktar bir değiş tokuş operasyonu için yeterliydi fakat kontrollü olarak nasıl alacaklardı ya da aynı anda birden fazla değiş tokuş için bu kadar adrenokortikotropiki nereden bulacaklardı ?. Doktor Helsin profesöre, bu hormonun vücudun öleceğini sandığı anda salgıladığını, yani hormonu alacakları kişilerin hemen orada öleceklerini sanmaları gerekiyordu. Fred, bir insanın 25-80 mA arası elektrik akımında ölmeyeceğini fakat öleceğini düşüneceğini söyledi.
Profesör Fred'e: "Ne yani mahkumlara elektrik mi vereceğiz ? 2000'li yıllarda değiliz Fred aklını mı kaçırdın sen ?" diye çıkıştı. Fred: "Bu elektrik akımı onları öldürmez sadece biraz gıdıklar, eh biraz da nefes almalarını zorlaştırır ama ölmezler emin ol eğer bir kişi bile ölürse kendimi füzyon jeneratöründe pişiririm." dedi. Profesör, Fred'in bu cesur sözlerine güvenerek, diğer mahkumlara döndü ve şöyle dedi: "Evet beyler adamı duydunuz. Bunun için gönüllü olmak isteyen var mı ?" diye sordu. Mahkumlardan birkaç dakika ses çıkmadı. Sonra biri, arkadaşlarına zaten ölene kadar içeride olduklarını nasıl olsa çıkamayacaklarını söyledi. Mahkum elini kaldırdı ve gönüllü olmak istediğini söyledi.
Fakat bir ricası vardı. Profesör, "söyle" dercesine başını salladı. Gönüllü olan mahkum, eğer bu proje başarılı olursa, projede gönüllüler listesinde isimlerinin yer almasını istiyordu. Fred söze atladı: "Tabiki seve seve yaparız hatta şimdiden yazmaya başlayalım, adın nedir ?" diye sordu ve mahkumun adını bir kağıda yazdı. Mahkum hazırlanan küçük elektrik ünitesine geçti. Vücuduna bazı kablolar ve yeşil bantlar yapıştırıldı. Elektrik verilmeden önce mahkum kendi kendine : "Annem bilim adına birşeylere yardımcı olduğumu görseydi mutluluktan ağlardı." dedi.
Fred elektriği vermeden önce mahkuma sadece biraz gıdıklanacağını ve nefesninin sıkışacağını söyledi. Kontrollü olarak derin derin nefes alması gerektiğini söyledi. İlk mahkuma yapıldığı gibi bu mahkuma da karaciğerinin üzerinden bir şırınga sokuldu ve şırınganın ucu bir tüpe aktarılacak şekilde hazırlandı. Elektrik Fred'in korku dolu titremeleri arasında verildi. Mahkum "Ah lanet olsun çok acıdı !" diye bağırdı. Fred sürekli sakin olmasını ve derin derin nefes almasını söylüyordu mahkuma. Mahkum Fred'e: "Lanet olsun kapaaaaat şunuu öleceğimmm !" diyr bağırırken adrenokortikotropik damlamaya başladı.
Yaklaşık 0.4 ml dolduğunda elektrik kesildi. Mahkum sadece nefesini kontrol etmeye çalışıyordu. Doktor Helsin iç organlarında bir ağrı ya da acı olup olmadığını sordu mahkuma. Mahkum, lütfen bir dakika izin verin dercesine gözleri kapalı, kafası öne eğik bir şekilde işaret parmağını kaldırdı. Fred adrenokortikotropik tüpünü yavaşça çıkardı. Birkaç dakika sonra herşey normale döndü. Mahkum gülerek : "Lanet olsun gerçekten öleceğimi düşündüm !" dedi.... Devamı Gelecek...
(Yayının tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanım ve kaynak belirtilmeden yapılan paylaşımlar yasaktır.)
İlk mahkumdan alınan adrenokortikotropik miktarı yalnızca 0.5 ml idi. Bu miktar bir değiş tokuş operasyonu için yeterliydi fakat kontrollü olarak nasıl alacaklardı ya da aynı anda birden fazla değiş tokuş için bu kadar adrenokortikotropiki nereden bulacaklardı ?. Doktor Helsin profesöre, bu hormonun vücudun öleceğini sandığı anda salgıladığını, yani hormonu alacakları kişilerin hemen orada öleceklerini sanmaları gerekiyordu. Fred, bir insanın 25-80 mA arası elektrik akımında ölmeyeceğini fakat öleceğini düşüneceğini söyledi.
Profesör Fred'e: "Ne yani mahkumlara elektrik mi vereceğiz ? 2000'li yıllarda değiliz Fred aklını mı kaçırdın sen ?" diye çıkıştı. Fred: "Bu elektrik akımı onları öldürmez sadece biraz gıdıklar, eh biraz da nefes almalarını zorlaştırır ama ölmezler emin ol eğer bir kişi bile ölürse kendimi füzyon jeneratöründe pişiririm." dedi. Profesör, Fred'in bu cesur sözlerine güvenerek, diğer mahkumlara döndü ve şöyle dedi: "Evet beyler adamı duydunuz. Bunun için gönüllü olmak isteyen var mı ?" diye sordu. Mahkumlardan birkaç dakika ses çıkmadı. Sonra biri, arkadaşlarına zaten ölene kadar içeride olduklarını nasıl olsa çıkamayacaklarını söyledi. Mahkum elini kaldırdı ve gönüllü olmak istediğini söyledi.
Fakat bir ricası vardı. Profesör, "söyle" dercesine başını salladı. Gönüllü olan mahkum, eğer bu proje başarılı olursa, projede gönüllüler listesinde isimlerinin yer almasını istiyordu. Fred söze atladı: "Tabiki seve seve yaparız hatta şimdiden yazmaya başlayalım, adın nedir ?" diye sordu ve mahkumun adını bir kağıda yazdı. Mahkum hazırlanan küçük elektrik ünitesine geçti. Vücuduna bazı kablolar ve yeşil bantlar yapıştırıldı. Elektrik verilmeden önce mahkum kendi kendine : "Annem bilim adına birşeylere yardımcı olduğumu görseydi mutluluktan ağlardı." dedi.
Fred elektriği vermeden önce mahkuma sadece biraz gıdıklanacağını ve nefesninin sıkışacağını söyledi. Kontrollü olarak derin derin nefes alması gerektiğini söyledi. İlk mahkuma yapıldığı gibi bu mahkuma da karaciğerinin üzerinden bir şırınga sokuldu ve şırınganın ucu bir tüpe aktarılacak şekilde hazırlandı. Elektrik Fred'in korku dolu titremeleri arasında verildi. Mahkum "Ah lanet olsun çok acıdı !" diye bağırdı. Fred sürekli sakin olmasını ve derin derin nefes almasını söylüyordu mahkuma. Mahkum Fred'e: "Lanet olsun kapaaaaat şunuu öleceğimmm !" diyr bağırırken adrenokortikotropik damlamaya başladı.
Yaklaşık 0.4 ml dolduğunda elektrik kesildi. Mahkum sadece nefesini kontrol etmeye çalışıyordu. Doktor Helsin iç organlarında bir ağrı ya da acı olup olmadığını sordu mahkuma. Mahkum, lütfen bir dakika izin verin dercesine gözleri kapalı, kafası öne eğik bir şekilde işaret parmağını kaldırdı. Fred adrenokortikotropik tüpünü yavaşça çıkardı. Birkaç dakika sonra herşey normale döndü. Mahkum gülerek : "Lanet olsun gerçekten öleceğimi düşündüm !" dedi.... Devamı Gelecek...
(Yayının tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanım ve kaynak belirtilmeden yapılan paylaşımlar yasaktır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder