Dünyanın her yanında hemen hemen nehirler kadar
çok rastlanan tünel sistemlerinin kimler tarafından yapıldığına dair
iddiaları da görmek yerinde olur. Bazı ciddi araştırmacılar ve okültistler
binlerce yıl önce dünyada yaşamış olan ve günümüzün masal ve efsanelerinde
yer alan bir devler ırkından bahsederler. Tünellerin kaynağını Daniken
gibi araştırmacılar uzay uygarlıkları olarak gösterirken, bazıları
devler ırkı, bir kısmı da çok çok eski çağlarda mevcut olan
Atlantis ve Mu kıtalarının batışlarından sonra kurtulan
kimseler olarak gösterirler. Söz konusu kıtalar batıp, yeryüzü
şekil değiştirdiği zaman kurtulan kimselerin uzay çağı
teknolojisine ve insanüstü psişik güçlere sahip olduklarına
inanılır, o zamanlardaki en yüksek kara parçalarına sığınırlar ve
bu bölge, bugünkü Himalaya dağları ve çevresidir. İki
kıtadan gelenler iki ayrı yeraltı şehri kurarlar. Bunlardan biri
Agartha diğeri Şamballa ismiyle bilinir. Bazı iddialara göre de söz
konusu yeraltı şehirlerinin biri sağ-el yolunu izleyen majisyenlere
ait, diğeri karanlık yol izleyicilerine aittir. Agartha ve Şamballa
sakinleri daha sonraki dönemlerde insanlarla çok az iletişim kurarak
günümüze kadar varırlar. Bazı inançlara göre bu şehirler dünyanın aydınlık
ve kahinlik pisişik merkezleridirler. Yeraltı uygarlıklarının
sakinleri hem psişik yeteneklerini hem de nükleer enerjiyi
kullanarak dünyanın her yanına açılan tüneller yaparlar.
Gerçek veya fantezi, dünyanın birçok
bölgesinde yeraltında yaşayan üstün varlıklara ait efsaneler vardır. Bunlar
üç aşağı, beş yukarı birbirine benzemektedirler. Bazı kimseler
Himalayaların altındaki yeraltı şehirlerini Atlantis ve Mu
uygarlıklarına bağlarken bazı kaynaklar onların çok eski dönemlerde
dünyamızı ziyaret eden uzaylılardan kalma ikmal merkezleri olduğunu söylerler.
Kapadokya, Derinkuyu ve Kaymaklı gibi yeraltı
şehirleri ile bu efsanelerin ilişkili olup olmadıklarını
incelemeden önce özellikle Hitler Almanyası dönemindeki okült
inanışları, gizli majikal örgütleri ve bazı kimseleri tanımamızda, fikirlerini
bilmemizde fayda vardır. Bazı iddialara göre de Adolf Hitler, Şamballa
rahipleri tarafından yönlendirilmiş olan bir medyumdu. Bu yüzden
eski uygarlıklar, Okült ekoller ve yeraltı şehirleri ile ilgili
olarak yapılan araştırma ve yorumlara Hitler Almanya’sı ile
başlamak daha çarpıcı olabilir.”
Yukarıdaki anlatımlarda dikkat edilecek bir konu vardır.
Hitler Türkiye’de Ağrı Dağı’nda bulunan UFO’yu ancak Atatürk’ün vefatından iki ay sonra götürmüştür. Atatürk bununla ilgili bilgilerden haberdardı. Fakat Atatürk’ü atlayarak UFOnun Türkiye’den götürülmesi kimsenin haddi değildi.
Hitler’in bile…
Hitler Türkiye’de Ağrı Dağı’nda bulunan UFO’yu ancak Atatürk’ün vefatından iki ay sonra götürmüştür. Atatürk bununla ilgili bilgilerden haberdardı. Fakat Atatürk’ü atlayarak UFOnun Türkiye’den götürülmesi kimsenin haddi değildi.
Hitler’in bile…
Yine dikkat edilmesi gereken bir bilgiyi nakledelim. Hitler Tibet’e kadar
inmek için büyük bir istek duyuyordu. Çünkü bilinmeyen o bölgeyi ele
geçirmek hırsı Hitler’i kamçılamıştı. Bilindiği gibi Hitler Almanya’sı
teslim olduğunda karargâhta 12 Tibet Budist rahibi de ölü bulunmuştu.
Hitler bu gerekliliğe inandığı için Rusya’ya savaş açtı. Tibet’e Rusya’dan
inmenin zor olduğunu bildiği halde neden Rusya’dan inmek istemişti? Çünkü
çekinceleri vardı. Atatürk’ten korkuyordu ama aynı zamanda bir Atatürk
hayranıydı. Bu konular, irdelememizdeki amaç Mu’nun en büyük iki kolu
olan Uygurların ve Mayaların Türk olmaları ve Svastika (kutup – Gamalı
Haç) adlı işaretin evrensel anlamlarının olmasıydı. Bu gücü elinde
tutanlar, bu güçten yararlanabilirler. Hitler de bu gücü negatif olarak
elinde bir müddet tutmayı başarmıştır.
Taşların sessizliği kitabı beni buraya getirdi ve tam kitaptaki bilgilerle uyuşan bir yazı elinize sağlık
YanıtlaSil