Erwin Johannes Eugen
Rommel (15 Kasım 1891, Stuttgart – 14 Ekim 1944, Ulm), II. Dünya Savaşı
sırasında Alman Afrika Kolordusu komutanlığını da yapmış olan sıra dışı
mareşal. Kuzey Afrika'da İngiliz birliklerine karşı kazandığı başarılar
nedeniyle "Çöl Tilkisi" lakabıyla anıldı. Sadece askeri başarılarıyla
değil rakiplerine karşı olan şövalyevari tutumuyla da hatırlanır.
Rommel, Ulm'un 33 km kuzeyindeki Heidenheim
kentinde doğdu. On dört yaşındayken bir arkadaşıyla birlikte tam ölçekte bir
planör yapmayı başardılar. Genç Erwin'in mühendis olma düşüncesine karşın 1910
yılında babasının ısrarıyla 124'üncü Württemberg Piyade Alayına subay adayı
olarak katıldı ve kısa süre sonra da Danzig'teki Subay Hazırlama Okuluna gönderildi.
Kasım 1911'de okuldan mezun olarak Ocak 1912'de Teğmenliğe atandı.
Fransa 1940
1940'ta Fransa'nın
işgalin başlamasından sadece üç ay önce 7. Panzer Tümeni'nin komutanlığına
atanmıştı. Bu tümen daha sonra "Hayalet Tümen" (Gespenster-Division)
olarak bilinecektir. O kadar süratli ve şaşırtıcı hareket ediyordu ki Alman
yüksek komutası bile zaman zaman tümenin konumunu haritalar üzerinde
işaretleyemiyor, tümenle iletişim kuramıyordu.
Bu, Rommel'in ilk
zırhlı birliği deneyimiydi fakat bu görevde ne kadar yetenekli olduğunu
gösterdi ve Arras'ta, İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvveti'nin karşı saldırısını
başarılı bir şekilde püskürttü. Meuse Nehri'ni geçen ilk birlik Rommel'in
birliğiydi. 7. Panzer Tümeni Manş Denizi'ne ilk ulaşan Alman birliklerinden
biriydi (10 Haziran'da) ve hayati öneme haiz Cherbourg limanını ele geçirdi (19
Haziran). Ödül olarak Rommel terfi ettirildi ve 5. Hafif Tümen (daha sonra 21.
Panzer Tümenine dönüştürüldü) ve 15. Panzer Tümeni'nin komutanlığına atandı ki
bu tümen 1941 başlarında yenik ve demoralize İtalyanlar'a yardım etmek için
Libya'ya konuşlandırıldı ve Alman Afrika Kolordusu (Deutsches Afrika Korps)
oluşturdu. Afrika, Rommel'in komutan olarak en büyük ününü kazandığı yer oldu.
Afrika 1941-1943
Rommel, 1941 yılının
büyük kısmını kendi organizasyonunu oluşturmak ve Tuğgeneral Richard O'Connor
komutasındaki İngiliz kuvvetlerine karşı bir dizi mağlubiyet alarak dağılmış
olan İtalyan birliklerini toparlamakla geçirdi. Aslen buradaki savunmaya yardım
amacıyla gönderilen Rommel kendinden birkaç kat üstün İngiliz kuvvetleri önüne
katmış ve El Alamein'e kadar kovalamıştır. Kendisine ünlü Çöl Tilkisi (Desert
Fox) lakabı da bu yaptıklarından sonra takılmıştır.
Pek çok şaşırtmaca
kullanmıştır. Bunlardan bazıları; tankların ve araçların arkasına çalı çırpı
bağlatarak tozu dumana katmasıdır, ki bunu gören İngilizler çok büyük bir gücün
kendilerine saldırdığını sanarak geri çekilmişlerdir. 88'lik topların yarısını
toprağa gömdürmüş, yaklaşan İngilizlere acı bir sürpriz yaşatmıştır. Mayın
dedektörlerini yanıltmak için her mayının yanına konserve kutuları
gömdürmüştür. Bazen araçları tahtadan tank haline getirip, şaşırtmaca da
kullanmıştır.
Başarılı bir
saldırıyla İngiliz birlikleri Libya'nın dışına çıkarıldı ancak Mısır'a az bir
mesafede saldırı tükendi ve çok önemli Tobruk limanı kuşatılmış olduğu hâlde
Avustralyalı general Leslie Morshead komutasındaki Müttefik kuvvetlerinin
elinde kaldı. Müttefik Kuvvetler Komutanı General Archibald Wavell'in kuşatmayı
kırmak amacıyla yaptığı iki saldırı (Brevity Harekatı ve Savaş Baltası
Harekatı) başarısızlıkla sonuçlandı. Pahalıya mal olan
Savaş Baltası Harekatı'nın başarısızlığı sonrası Wavell'ın yerine Hindistan
İngiliz Birlikleri Komutanı General Claude Auchinleck atandı. Auchinleck,
Tobruk'u kurtarmak için 18 Kasım 1941 tarihinde büyük bir taarruz başlattı
(Haçlı Harekatı) ve başarılı da oldu.
Crusader, Rommel için
bir bozgun olmuştur, 7 Aralık 1941 günü tüm birliklerine geri çekilme emri
verecektir. Alman ve İtalyan birliklerinin Tobruk civarından çekilmekte
olduklarını gören Auchinleck, başarıyı genişletmek amacıyla bu birlikleri
izlemeye karar verecektir. Birlikleri düzenli bir biçimde çekilmekte olan
Rommel, 20 Ocak 1942 tarihinde birliklerini geri çevirerek kendilerini izleyen
müttefik kuvvetlerine bir karşı taarruz düzenler. İngiliz kuvvetleri, bu
beklenmedik saldırı karşısında Tobruk'a geri çekilerek savunma pozisyonu almak
zorunda kalmışlardır.
Klasik bir Yıldırım
savaşı taktiği ile Rommel, 24 Mayıs 1942 günü taarruza geçerek, Gazzala'da
İngiliz kuvvetlerini kanadının dışından dolanan bir çevirme harekatına
girişmiştir. Bu çevirme harekatı, Bir-Hakem'deki kuvvetli birliklerini,
pozisyonlarını savunamayacak duruma düşürmüştür. Bunun üzerine İngiliz
birlikleri, kaçınılmaz görünen kuşatmadan kurtulabilmek için hızla geri
çekilmek zorunda kaldılar. Rommel'in bu
saldırısı sonucunda Tobruk, kuşatılmış bir vaziyette Afrika Kuvvetleriyle Mısır
arasındaki tek engel olarak kaldı.
Ocak 1942'de
Rommel'in direktifi ile bir haber el altından, Rommel'in karargâhından İtalyan
Kuzey Afrika baş komutanlığına doğru sinsice yayıldı: 'Rommel çekilmeye
hazırlanıyor'. İtalyan komutanlar ve kurmay subayları hayretler içinde
kalmıştı.18 Ocak'ta Kahire'de duyulan bu haber hayret uyandırmakla beraber
İngiliz Baş komutanı Auchinleck buna pek de inanmamıştı. Auchinleck ısrarla
Londra'dan daha fazla bilgi istiyor, herkes merakla cevabı bekliyordu. Acaba
Berlin ne biliyordu? Ajanlar ufacık bir bilgiyi bile havada kapacak konumda
bekliyorlardı. Herkes bu soruları sorarken 21 Ocak günü Rommel emrini orduya
dağıttı. Düşmanı imha maksadıyla taarruza geçilecekti. 21 Ocak 1942 günü
Merselbrega'daki İngiliz İleri Karakolları saat 08.30'da Alman tanklarının
olanca hızıyla kendilerine doğru geldiğini görünce hayretten ağızları açık
kalmıştı.
21 Haziran 1942'de
hızlı, koordine ve başarılı bir kombine saldırı ile Tobruk, 33.000 askerle
birlikte teslim oldu. Daha önce sadece Singapur'un düşüşünde bu büyüklükte bir
İngilz askeri birliği teslim olmuştu. Müttefikler tartışmasız bir şekilde
yenilmişti ve haftalar içinde Mısır'a kadar çekilmek zorunda kaldılar.
Rommel'in, İngilizlerin "Çöl fareleri", 'Desert rats' olarak bilinen
bu afrika ordusu karşısındaki keskin başarıları onu yaşayan bir efsane haline
getirdi ve Desert Fox (çöl tilkisi) lakabını kazandı ve Afrika savaşları
boyunca bu isimle anıldı.
Almanlar bunu ancak
saldırıya başladıkları 30 Ağustos günü fark edebilmişlerdi. Bunun sonucunda
kendilerini piyade tümenleri yerine tanksavar tümenlerinin, İngiliz tanklarının
karşısında bulan Alman panzerleri hedeflerine ulaşamamıştır. Tanklar mayınlar
yüzünden çok yavaş ilerliyor ve yoğun düşman ateşi altında kalıyordu. Rommel en
sonunda 1 Eylül'de yenilgiyi kabul etti ve ilk başlangıç noktasına çekildi.
Rommel birliklerini
Tunus'a kadar geri çekerek Hitler'in Tobruk zaferinden daha büyük zaferler elde
etme hayaline darbe vurmuş olsa da, Stalingrad'da Hitler'in emirlerine uyup
ordusunun yok olmasına neden olan Friedrich Paulus'un aksine o, birliklerini
kurtarmış oldu. Rommel'in Kuzey
Afrika'daki başarılarından sonra, 1942 yılında Winston Churchill Avam
Kamarasında yaptığı konuşmada şöyle demiştir: "Singapuru kaybettik,
doğudaki topraklarımız elden gidiyor, ama savaşın tüm karışıklığına rağmen şunu
diyebilirim ki, en azından karşımızda (Rommel'i kast ederek) çok cesur ve
yetenekli bir general var."
Fransa 1943-1944
Rommel, Gerd von
Rundstedt ve Alfred Gause (19 Aralık 1943, Paris)
Almanya'ya dönünce
Rommel bir süreliğine "işsiz" kaldı. Ancak savaşın gidişatı
Almanya'nın aleyhine dönmeye başlayınca Hitler onu olası bir Müttefik işgaline
karşı Fransa sahilini korumak üzere Ordu Grubu B'nin başına getirdi. Bulduğu
durum karşısında rahatsız olan ve çıkartmanın sadece bir-iki ay ötede olduğunu
fark eden Rommel kontrolü ele aldı ve onun direktifleriyle kısa sürede
milyonlarca mayın ve binlerce tank tuzağı ve engeli sahil boyunca döşendi.
Afrika'daki savaşlarından
sonra Rommel, ezici Müttefik hava üstünlüğü nedeniyle herhangi bir saldırı
planının işe yaramayacağı sonucuna vardı. Tank birliklerinin küçük gruplar
halinde sahile yakın iyi korunaklı yerlerde konuşlandırılarak çıkartma anında
hızla çatışma bölgesine gelmeleri gerektiğini öne sürdü. İşgalin daha
sahildeyken durdurulması gerektiğini savunuyordu. Ancak komutanı olan Gerd von
Rundstedt hava kuvvetleri kadar üstün ateş gücüne sahip Kraliyet Donanması
nedeniyle işgalin sahilde durdurulmasının imkânsız olduğunu düşünüyordu. Ona
göre tank birlikleri büyük gruplar halinde oldukça içeride, Paris yakınlarında
konuşlandırılarak Müttefiklerin içlere doğru yayılmasına izin verip arkaları
sarılarak ikmal yolları kesilmeliydi. İki plan da Hitler'e sunulduğunda Hitler,
tankları ortada bir yere yerleştirerek hem Rommel'in hem de von Rundstedt'in
planlarını işe yaramaz hale getirdi.
Çıkartma günü bazı
tank birlikleri, özellikle 12. SS Panzer Tümeni "Hitlerjugend" sahile
yeterince yakındılar ve ciddi zorluk çıkardılar. Ancak Müttefiklerin ezici
sayısal üstünlüğü ve Hitler'in yedek birlikleri zamanında serbest bırakmaması
sonucu köprübaşı elde edildi.
Hitler’e Suikast
17 Haziran 1944'te
Rommel'in makam aracı Kraliyet Hava Kuvvetlerine ait bir Spitfire tarafından
saldırıya uğradı ve Rommel başından ciddi yaralar aldı. Bu arada 20 Temmuzdaki
başarısız Hitler suikastı sonrasında Wehrmacht (Alman Ordusu) içinde sıkı bir
soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmalar, Rommel'in en yakın yardımcılarının
komployla direkt bağlantısı olduğu yolunda sonuçlar gösteriyordu. Aynı anda
yerel Nazi görevlileri de Rommel'in hastanedeyken Nazi liderliğini aşırı bir
şekilde eleştirdiğini rapor ediyordu. Bormann, Rommel'in harekete dahil
olduğundan emindi, Goebbels ise emin olamıyordu.
Rommel'in gerçekte
suikast girişimiyle ne kadar ilintili olduğu veya ne kadar bilgi sahibi olduğu
hala belirsizdir. Savaş sonrasında karısının ifadelerine göre Rommel, gelecek
nesil Almanlara savaşın bir arkadan bıçaklama (Dolchstosslegende I. Dünya
Savaşının kaybedilmesinin nedeni olarak içerdeki Alman olmayan unsurların
arkadan vurduğu inancı) yüzünden kaybedildiği düşüncesinin hakim olmaması için
suikaste karşı idi. Rommel'e göre Hitler bir darbeyle yakalanmalı ve halkın
önünde hesap vermeliydi.
Ölümü
General Carl-Heinrich
von Stülpnagel, başarızlığa uğrayan intihar teşebbüsünden sonra, Verdun
Hastanesi'nde gözleri kör ve kendini bilmez bir durumda yatarken Rommel'in
adını ağzından kaçırmıştı. Sonradan da Albay Caesar von Hofacker, Berlin'de
Prinz Albrechtstrasse'deki Gestapo zindanlarında yapılan işkenceler sırasında
çözülmüş ve Rommel'in komplodaki rolünü anlatmıştı. Rommel'in, Berlin'dekilere
(komploculara) söyleyin, bana güvenebilirler dediğini açıklamıştı. Bu söz
Hitler'in kulağına gider gitmez çarpılmış ve Almanya'da halkın en çok tuttuğu
generalin ölmesi gerektiğine karar vermişti.
Rommel o sırada
kafatasında, şakaklarında ve elmacık kemiklerinde derin çatlaklar, sol gözünde
ağır bir yara, başı mermi parçalarıyla delik deşik, Bernay'daki Sahra
hastanesinde yatıyordu. Müttefikler ilerleyince ele geçmemesi için hemen St.
Germain'e nakledildi. Oradan da 8 Ağustos'ta, Ulm yakınlarında Herrlingen'deki
evine götürüldü. Eski Kurmay Başkanı General Hans Speidel'in kendisini
Herrlingen'de ziyaret ettiğinin ertesi günü yani 7 Eylül'de yakalanınca Rommel
başına geleceklerini o zaman anladı.
Rommel Afrika'da
kullandığı deri ceketini giydi ve eline Feld-Mareşallik asasını aldı. İki
generalle birlikte otomobile bindi. Araba bir ormanın kenarındaki şosede üç
kilometre gitti. Sonra durdu. General Maisel ile SS şoför otomobilden
atladılar. Rommel ile General Burgdorf'u arkada yalnız bıraktılar. İki adam bir
dakika sonra otomobile döndüler. Rommel arabanın arkasında kendisini
salıvermişti. Ölmüştü. Rommel'in karısıyla vedalaşmasından on beş dakika sonra
beklenen telefon geldi: Başhekim, iki generalin Rommel'in cesedini
getirdiklerini, belki de kafatasındaki çatlaklardan ötürü beyin kanamasından
ölmüş olabileceğini söyledi. Burgdorf otopsi yapılmamasını emretmişti. Cesede
dokunmayın, Berlin'de her şey hazır diye bağırmıştı. Berlin'de her şey hazırdı.
Walter Model,
Feld-Mareşal Rommel'in 17 Temmuz'da almış olduğu yaralardan öldüğünü bir günlük
emirle bildirdi ve ulusumuzun en büyük komutanlarından birini kaybettik dedi.
Hitler de Rommel'in
karısına bir telgraf çekti. Telgrafta: "Kocanızın ölümüyle uğradığınız büyük
felaket karşısında duyduğum içten yakınlığı lütfen kabul ediniz. Rommel'in adı
Kuzey Afrika'daki kahramanca savaşlardan hiçbir zaman ayrılmayacaktır." Hermann
Göring'de gönderdiği telgrafla sessiz acısını bildiriyordu.
Hitler millî bir
cenaze töreni yapılmasını emretti ve Rommel'in onurlu bir şekilde askeri
törenle gömülmesine izin verildi.
Savaş sonrasında
Rommel'in anıları "Rommel Belgeleri" adıyla yayımlandı. Adına ve kariyerine
adanmış bir müze olan tek 3. Reich üyesi odur. 1960'ta bir Alman savaş gemisine
adı verildi.
Kaynak:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder